Sevgili Oğlum,

Ülkemiz yine karmakarışık…

Ama bugün seninle bambaşka bir şey paylaşmak istiyorum ben…

Bin bir renkten oluşmuş yurdumun saf, temiz, içten insanlarını anlatmak istiyorum sana.

Kümesine dadanan bir tilkiye ders vermek için tilkinin yavrusunu rehin alan sonra da devlet ona para cezası verince bağırıp çağırmak yerine hatasını kabul eden ve “Pişman oldum. Tilkinin anasına ceza verecektik, devlet bize ceza kesti. Bütün hayvan severlerden özür dilerim. Bir hata yaptık. Cezayı biz yedik. İnşallah tilkiyle oralarda karşılaşırız, sadece merhabalaşırız. Bu büyük bir ders oldu bize” diyebilen insanların ülkesiyiz biz.

Kızamadım biliyor musun o çiftçiye…

Dürüstçe hatasını kabul etme erdemine saygı duydum…

Canım bebeğim, şehir yaşamındaki yalanlardan sahtekarlıklardan bunalacaksın büyüyünce sen de; işte o zaman bu topraklarda yaşayan o insanlara bak…

Bugün hala içimizde bir parça insanlık kaldıysa, hala haksızlıklara böylesine kızıyorsak bu “Anadolu’nun Tarhana Kokulu İnsanları” sayesindedir.

Çünkü yüreklidir, merttir, dürüsttür, mütevazidir, tertemizdir onlar.

Tıpkı “deden” gibi…

Öksüz yetim bir babanın, ilkokulu bile bitirmemiş bir ananın, yoksul bir evin 6 kardeşinden biri olan ve azimle okuyan, üniversite bitiren, çalışan üstelik hala insanların samimiyetine hala safça inanan deden gibi…

Ben görgüsüz olmamayı, sahip olduklarımı insanların gözüne sokmamayı, tek gerçek zenginliğin “çalışmak” olduğunu dedenden öğrendim oğlum.

Ağaca tırmanmanın, meyveyi dalından koparıp yemenin, toprağın bereketinin, yufka ekmeği köy yoğurduyla katık etmenin, herkese açık yer sofrasında “var olanı” bölüşmenin, hayallerinin peşinden gitmenin, zorluklara direnmenin lezzetini onun sayesinde tanıdım.

Duvarda asılı diplomaların bizi “adam” yapmaya yetmediğini, “bilginin” aslında geniş ve hoşgörülü bir yürekle bakabilmek olduğunu kendi “çipil gözlü köylü dedemi” tanıdıkça anladım.

Sen de benim gibi bunaldıkça hep şu şiiri düşün günyüzlüm; Anadolu İnsanı:

İnsanı insan olduğu için sevip sayan,
Kardeşliği, dostluğu üstün kılan,
Hatırşinas, kadir kıymet bilen,
Saf, temiz, dürüst olan,
Çalıp çırpmadan yaşayan,
Lokmasını helalinden kazanan
Toprağını ilmik ilmik işleyen,
Nasırlı elleriyle ekip biçen,
Azığındaki soğan, ekmekle yetinen,
Alın terini toprağına akıtan,
Harman savurup çapa yapan,
Ekmeğini taştan çıkaran.
Gururlu, onurlu, başı dik gezen,
Komşusunun üzüntüsünü, sevincini paylaşan,
Yol yordam bilen,
Mert, özü sözü bir olan,
Yüreği vatan sevgisiyle çarpan,
Adam gibi adamdır…

Ve şükret “Anadolu’nun Tarhana Kokulu İnsanlarının” varlığına…

Ve hep gurur duy…

Böyle bir dedeye, böyle bir ülkeye sahip olduğun için…

Annen
21 Temmuz 2010