Etiketler

Açıkçası anlamadığım bir tartışma dönüyor ortalıkta.

Gerçi eminim ki bu anlayış yoksunluğu tamamen benim kişisel yetersizliğimden kaynaklanıyordur.

Anladınız siz; elbette Muhteşem Yüzyıl dizisine ilişkin kavgadan bahsediyorum. Millet olarak daha önemli ve acilen çözülmesi gereken başka bir sorunumuz var mı ki?

Dizinin ilk bölümü yayınlandı ve sanırsın ki Haçlı Ordusu ülkeye saldırdı, Ceddin Anan Neslin Baban diye karşı taarruza geçtik.

İzledim… Vallahi de billahi de baştan sona, pür dikkat izledim…

Kanuni Sultan Süleyman hakkında hiçbir şey okumamış olsam, yani yeri geldiğinde Can Dostu Pargalının da öz oğlu Şehzade Mustafa’nın da öldürülmesine göz yumduğunu bilmesem; bu dizinin ilk bölümünden sonra kafamda nasıl bir Padişah imajı oluşurdu biliyor musunuz?

Çocukluktan beri can yoldaşı olmuş arkadaşını tahta geçince de satmayan ve Payi tahtta ona da pay veren; anasının hayır duasını almadan güne başlamayan; kadınları seven ve cariyelere dahi şiddet uygulamayan; milletinin istikbaline ilişkin sonsuz hayaller kuran; ölmüş babasına “gözüm boyanmasın, bana yardım et” diye dua eden; babasının emaneti olan büyüklere sahip çıkıp hürmet eden, Venedik Büyükelçisi’ni ve dahi bugün ağzının içine baktığımız tüm Avrupa’yı karşısında tir tir titreten; kul hakkı yiyen kişi hangi makamda olursa olsun cezasını veren; oğluna bir baba sıcaklığı ile sarılan; adam gibi adammış derdim…

E şimdi kim, nasıl, niye hakaret etti Kanuni’ye?

Yani gerçekten ben gittikçe bönleştim mi, yoksa bu diziler yüzünden bizim yönümüz mü şaştı?

Ölüp bittiğimiz dizilere bakıyorum:

Adamlar çoluğunu çocuğunu evden atıyor, evlatlar baltayla babalarının üstüne yürüyor, yeğenler dayılarının karılarına göz koyuyor, torunlar dedelerine düşman kesiliyor, mafya uyuşturucu silah cirit atıyor, ağalar zulüm ediyor, kadınlar fettan, çocuklar mağdur…

Bu durumda Ecdadımızın böyle gösterilmesi (ki henüz tek bölümde o seviyeye gelmedi pardon düşmedi bile) bizi rahatsız ediyor da; günümüz ve gelecek Türkiye’sinin bu durumu artık normal mi kabul ediliyor?

Ecdadımıza sahip çıkan bizler, istikbalimiz de bize sahip çıkar nasıl olsa rahatlığında mıyız acaba?

Ey Muhteşem Türkiye, sana sunulmuş bir sürü paket içinde kaldığın sen“al” alemden çıkıp da geçmişine ve geleceğine gerçekten sahip çıkacağın günler gelecek mi?

Yoksa bir ömür “tanıtımlar ve tekrar bölümleri” ile mi geçireceksin?

Eğer öyle ise; ben de bir motorsiklet firması olarak Kanuni adının kullanılmasına ve de Kanun çalan kişilere Kanuni denmesine şiddetle karşıyım.

Zira benim ecdadımı iki tekerlekli, üç beş beygirlik bir “motor” yerine koymak bre ne küstahlıktır? Bu durumda Osmanoğlu ailesinin “aile olarak karar aldık, bir motor üretilecekse biz üreteceğiz” demesi gerekmez midir?

Ya da çalgılı çengili ortamlarda, ikin kadeh atıp da “tıngırdat bakalım Kanuni Efendi” demek ne densizliktir?

Merak etmeyin, Kanun’lara dayanarak dışarı salıverilen ve ortalıkta cirit atan katilleri, soyguncuları söylemiyorum bile…

Çünkü henüz dizisi çevrilmedi; ilgilenmezsiniz…

Ve bu arada, Öyle Bir Geçer Zaman ki…

11 Ocak 2011