Etiketler
Sokakta bulup evlat edindiğimiz kedimiz eve iyi alıştı.
Hatta öyle ki, misafir davet etmeye bile başladı.
Geçen gün baktım, yanında kendi gibi cüce bir kedi, balkondan eve girmişler mama yiyorlar.
Onu gönderdik, gönderdiğimize hiç aldırmadığı gibi ertesi gün yanına bir arkadaşını daha alıp geldi.
Giriş katında oturduğumuz için “sınır güvenliğini” temin etmekte oldukça zorlanıyorum.
Teklif beklemeden, balkonda geziniyorlar.
En sonunda bizimkini eve kapattım.
Bu sefer dışardakiler miyavlamaya başladı “o kedi buraya gelecek” diye.
Bizim kedi içerde, onlar dışarda miyavlayıp duruyorlar.
Bahçedekiler inatla ayrılmadıklarına göre, bize gıcık olan bazı “komşularımızın” gizli gizli balkonumuzun önüne yemek bıraktıklarını düşünmeye başladım.
Neticede olan bize oldu, ayvayı yedik.
Gönül rahatlığıyla balkon keyfi yapamaz hale geldik.
Kediler balkonumuzun önünde, biz ise ailecek içerideyiz.
Yani bir nevi “Ayvalı”da oturuyoruz.
Üstelik bizimki de eve kapatıldığı için daha fazla ilgi ve iltimas istiyor.
Neymiş?
Beslenmesine ve vücut tipine uygun özel mama olacakmış.
Ona ayırdığımız alan darmış (ki bütün salonu kullanıyor) daha fazla metrekareye ihtiyacı varmış.
“İçeride” canı sıkıldığı için oyuncak gerekiyormuş.
Ve daha bir sürü şey…
Onun ihtiyaçlarını temin edeceğiz diye, kendimizin ve “bizim oğlanın” masraflarından kısmaya başladık.
Ayvalı’da hayat iyice zorlaşmaya başladı anlayacağınız.
En sonunda dayanamadım ve Sevgili Beyime dedim ki; “Bu böyle olmaz, bıçak kemiğe dayandı, artık sabrım kalmadı. Bir çözüm bulmak lazım”
“Ne yapalım?” diye sordu.
“Dışardakiler olmaz ama en azından bizimkiyle müzakere edelim, göndersin dışardakileri” dedim.
Henüz karar vermedik, du bakali nolcek?
29 Eylül 2012