Etiketler

Her gidenin ardından, her özlediğimin ardından mırıldanmışım farkında olmadan “Ölünce sevemezsem seni” diye.

Umutsuzluğa kapıldığımda “Hala söylenecek bir türkümüz var, birlikte gülecek günlerimiz” var diye teselli bulmuşum.

Severim şarkılara, şiirlere sığınmayı çünkü…

Benim sayfalara sığdıramayacağım pek çok duyguma, isyanıma, mücadeleme birkaç satırda Ayna” tutanlara hep hayran oldum.

İşte onlardan biri daha kayıp gitti…

Ve biz ancak yitip gidince hatırladık Onu da…

Bu sabah aklıma tek bir şey gelmişti oysa.

Babasının tabutunun ardından bakan küçük Çağan’ı görünce, Çağan Irmak’ın muhteşem “Babam ve Oğlum” filmini hatırlamıştım.

Babasız çocuklar sızlatmıştı bu sabah burnumu.

Şehit cenazelerinin arasında korkulu, şaşkın, üzgün gözlerle bakan tüm babasız çocuklar gibi…

Yine şarkıya sığınmak istedim: “Çocuğum üzülme, tüm bunlar geçer, geçer bu kahırdan günler” demek istedim, ama teselli bulamadım bu kez.

Çünkü “Baba işe gitme” diyen bir oğlum varken, bir çocuk nasıl kabul edebilir babasının onu temelli bırakıp gitmesini, anlayabilir miyim ben?

Ya siz muhterem hanımlar, beyler kendi kavgalarınızın yasını bu çocuklara yaşattığınızın farkında mısınız?

En mutlu anlarında bile o çocuğun gözünden akıp geçen hüznü görebilir misiniz?

Babasının kollarındaki bir çocuğun özgüveni ve mutluluğu ile babasız bir çocuğun yalnızlığını ve suskunluğunu ayırt edebilir misiniz?

“Yıldızlarda yaşıyor baban” dediğinizde, o çocuk sormaz mı “yıldızlara nasıl sarılabileceğini?”, peki siz gerçekten cevap verebilir misiniz?

Anılarını, hayallerini, gülüşlerini çaldığınız bu çocuklar ne koyabilir onun yerine hiç düşünür müsünüz?

Her korktuğunda koşup elini tutabilir misiniz?

Düştüğünde yerden kaldırıp, tozlarını silkeleyerek devam etmesi için onu babası gibi cesaretlendirebilir misiniz?

Yapamazsınız…

O yüzden susun…

Hem de öyle bir susun ki, çocuğunuza her sarıldığınızda babasız çocukların çığlıkları yankınlansın kulaklarınızda.

Her anınızda, onların gözyaşları düğüm olsun boğazınızda.

Anılarını çaldığınız çocuklara borçlusunuz, borçluyuz…

O yüzden ya susun lütfen ya da öğretin, yıldızlarda yaşayan babalarına nasıl sarılacaklarını…

20 Kasım 2012

 

 

 

 

 

 

 
z