Artık hiç şüphem kalmadı, bu iş dünya çapında bir marka olma yolunda ilerliyor.
Nitekim her gün yeni bir eylem türü ortaya çıkıyor.
Kurban Bayramında ipini koparmış kurbanlıklar gibi 20 gündür oradan oraya koşturanlar, dün gece bir anda “durdu”lar.
Saatlerce ve his ses çıkarmadan…
Sanki biri çıktı da “La oğlum, yeter koştuğumuz, bir durup soluklanalım” dedi.
E sadece bizlerin değil, polisin de kafası karıştı haliyle.
– Dur kaçma
– E duruyorum zaten
– Durma o zaman
– Kaçayım mı yani?
Ciddi ciddi psikolojik güç gösterisi yapıyor çocuklar.
Geleneksel yöntemlere alışmış olan yurdum Yöneticilerini de bir hayli zorluyorlar.
Örneğin, Sayın Vali ne diyecek bu “dur”umda merak ediyorum.
“Anneler, çocuklarınızın ayaklarının uyuşmaması için, lütfen gelip onları yürütün” çağrısında mı bulunacak?
Ya da Sayın Başbakan, “ben de %50’yi yürütmekte zorlanıyorum” diye kızacak mı kürsüden hepsine?
İçişleri Bakanımız “Biz onlara durmayın demedik, ama durulacak yerler belli. Otobüs, metro, vapur durakları” şeklinde savunacak mı duranlara yapılacak müdahaleleri?
Saygıdeğer bir başka siyasetçimiz “yeter ya, bir durmayın artık” diye ağlayacak mı ekranlarda?
Peki ya ulusal kanallarımız?
Duranlar eylemine, yerinde hiç duramayan penguenler yakışmayacağına ne yayınlayacak o garipler?
Valla ne olur bilemem.
Ama bu çocuklarla ve onların yaratıcılığı ile baş etmek hakikaten zor…
Diren durana, sürdürüyorlar mücadelelerini.
Ve Taksim’de başlayan bu hareket bir dünya markası olma yolunda hızla ilerliyor bana kalırsa.
Yakında parfümü çıkar diye de umut ediyorum (malum, o kadar gaz ve su boşa gidecek yoksa)
Bekliyorum artık, La Taksim De’dour markasını alıversin akıllı bir girişimci.
Zira “kokusu” yalnız memlekete değil, bütün dünyaya yayılıyor…