Palalı serbest…

Bayraklılar tutuklu…

Tecavüzcüler, üstelik de engelli çocuklara ve öz çocuklarına dahi tecavüz edenler, serbest…

Hayat kurtaran ödüllü bilim adamı tutuklu…

Dolandırıcılar serbest…

Gazeteciler tutuklu…

Teröristler, Hizbullahçılar serbest…

Askerler tutuklu…

Vuran öldüren, döven, yaralayan, sakat bırakanlar serbest…

Tweet atan, tencere çalan, sokağa çıkan tutuklu…

İçerisi mi yoksa dışarısı mı daha güvenli emin değilim.

Çünkü paranormal yani normal dışı bir hayat sürdüğümüz kesin.

Çok saygıdeğer başdanışman, Başbakanı telekinezi yoluyla öldürmeye çalıştıklarını iddia etmişti hatırlasanız.

Biz de epeydir “parapsikoloji”ye sığınmış haldeyiz.

Zira hepimiz toplaştık, gaipten gelecek bir “adalet” sesi bekliyoruz.

Olağanüstü bir yetenek olan “vicdan”ın artık karşımıza çıkmasını umuyoruz.

Ya da telepati yöntemiyle “demokrasimizin” aklından geçenleri okumaya çalışıyoruz.

Nitekim adalet de, vicdan da demokrasi de varlığına inandığımız lakin ispat etmekte zorlandığımız kavramlar oldu uzun zamandır.

Ve bu nedenle de geçtim üçüncü gözün açılmasını, bari iki gözden birini kurtaralım da tamamen karanlıkta kalmayalım çabasındayız.

Özetle Başbakana telekinezi uygulanıyor mu, uygulanıyorsa da kim yapıyor ve amacı nedir bilemem.

Lakin hepimiz pisi“nik” olma tehdidine karşılık parapsikolojiye sığınıyoruz inatla.

Hala inanıyorum, ruhlarımız elbet bir gün huzur bulacak…

Derdimize kelamımıza sokakta “pala”psikolojik açıdan yaklaşsalar da…