Sevgili Oğlum,
Bugün 18 Mart…
Yani dik kafalı bir Ulusun işgal etmeye gelenleri “geçirmediği” ve en sonunda da “geldikleri gibi gönderdikleri” gün…
Şimdilik yaşın küçük olduğu için yalnızca Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının, kahraman askerler ve Türk halkının bizi düşmanlardan kurtardığını biliyorsun.
İleride sana detaylarıyla anlatacağım bütün o mücadeleyi.
Ve tabii yaşadığımız bu günleri…
Çünkü bugün ülkemiz fiili bir düşman işgali altında olmasa da öngörüsü büyük Ulu Önderin dediği gibi “memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet” içindeler.
Ve biliyor musun gün yüzlüm, Atatürk bunu 1927 yılında Türk gençlerine anlatmış.
Bir gün İstiklal ve Cumhuriyeti korumak zorunda kalırlarsa, içinde bulundukları durumu düşünmeden görevlerini yerine getirmeleri gerektiğini söylemiş.
Bu günleri görmüş ve gençlere güvenmiş, emanet etmiş…
İşte bugün, gençler bu emanetin peşindeler…
Çünkü gördüler, çünkü anladılar…
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kalelerinin zapt edildiğini, bütün tersanelerine girildiğini, bütün ordularının dağıtıldığını ve memleketin her köşesinin bilfiil işgal edildiğini biliyorlar…
Boş verdikçe, bize dokunmayan yılanlar yaşasın dedikçe er ya da geç o yılanın bütün yurdu saracağının farkındalar.
O yüzden susmuyorlar, pes etmiyorlar…
Hepimizden cesurlar, hepimizden kararlılar…
Canları pahasına direniyorlar…
Terörist damgası yemelerine rağmen mücadele ediyorlar…
Paramparça edilmeye çalışıldıkça, bütünleşiyorlar, birlik oluyorlar…
Sen ben demiyorlar, inadına bölünmüyorlar…
Haksızlığa, yolsuzluğa, adaletsizliğe, vicdansızlığa her noktada isyan ediyorlar…
Çok güçlü silahları var ellerinde…
Bilgi var, zeka var, inanç var, tutku var, birlik var, dayanışma var, kararlılık var ve en çok da mizah var…
Kendilerinden taşıp, hepimize aşıladıkları bir “umut” var…
Bizim üzerimizdeki ölü toprağını silkti o çocuklar/gençler…
Acıda bile gurur yaşattı o ana babalar…
Artık güçleri yetmez oğlum…
Kimse yıkamaz bunu…
Yıkamayacaklar…
Ve bil ki yine geldikleri gibi gidecekler…
Annen