Sevgili Oğlum,
Sen bir Türk çocuğusun…
Sakın yanlış anlama, herhangi bir etnik kökeni vurgulamak, ya da öne çıkarmak amacıyla söylemiyorum bunu sana.
Lakin bir Türk olduğuna göre, bazı temel hususları da öğrenmende yarar görüyorum.
Her Türk’ün hayatı boyunca kesinlikle karşılaşacağı iki soru vardır evladım.
Birincisi çocukken sorulan “anneni mi daha çok seviyorsun, yoksa babanı mı?” sorusudur.
Bizler tahta bir nesil olduğumuz için, gözlerimizi kırpıştıra kırpıştıra “ikisini deeee…” şeklinde cevap verirdik.
Şimdiki nesil, hepsi kristal çocuklar ya malum, 3 yaşında bile “bunun sizi ilgilendirdiğini hiç zannetmiyorum hanımefendi ” diye cevap veriyorlar teyzelere.
Neticede alınan cevap değişse de, bu soru değişmez bir türlü.
Nitekim sen de dört yıllık ömründe en az dört kere karşılaştın bu soruyla.
Her yetişkin Türk’ün ahir ömründe en az bir kere yüzleşeceği diğer bir soru da, “sen benim kim olduğumu biliyor musun?”dur.
Tabii bu sorunun amacı, eski Türk filmlerindeki gibi, “ben senin öz babanım yavrummm” demek için sorulmaz.
Soruyu yönelten Muhterem, itibarlı bir kişidir mutlaka.
Şunu da sakın unutma gün yüzlüm, yurdum insanının itibar anlayışı aslında İktiPar’dır…
Yani birinin, ya iktidar ya da para sahibi olması demektir.
Sen bilmiyorsun, son örneği bugünlerde gazetelerde geniş yer buluyor.
Milletin vekilinin oğulcuğu, milletin kendisine gösterdi “kim veyahut kimlerden” olduğunu.
Hepimiz de fena halde kızdık bu duruma, “sosyal” tepkimizi bol bol gösterdik feysbuk ve tivitır’da; karanfiller döktük yollarına…
Aslına bakarsan Ankara’da yaşayanlar olarak, bizim bu duruma tepkimiz biraz daha naif kaldı haliyle.
Zira burada İktiPar sahiplerinin sayısı oldukça fazladır.
Neredeyse her köşe başına, “Dikkat Milletvekili, Bakan, Başbakan, Cumhurbaşkanı, muhalefet partisi yöneticisi, işadamı çıkabilir” tabelası konacak kadar.
Hatta sırf bu sebeple Bush geldiğinde uygulanan trafik düzenlemesi İstanbulları ayağa kaldırmış da, bizde vaka-i adiye (sıradan bir olay) şeklinde nüfus bulmuştur.
Özetle Türk’ün İktiPar’la imtihanı yurdumun her köşesinde vardır, ancak Ankara’da “hissedilen” yakınlık daha fazladır.
Öyle ki istediğin İktiPar sahibinden başlayabilirsin imtihana.
Yani, Ankara’da doğmuş ve görünen o ki uzun bir süre burada yaşayacak biri olarak bu soruya ve Türk’ün İktiPar’la İmtihanına şimdiden kendini hazırlamalısın…
“Aman anneeee” mi dedin?
“Sen benim kim olduğumu biliyor musun? Hem annenim, hem de harçlığını ben veriyorum”…
İktiPar Annen
Türkan Şanverdi Avcı
1 Ağustos 2012
bizim bu tespitleri yapacak bir annemiz olmadı. oğlunuz şanslı. ellerinize sağlık özlemiştik paylaşımlarınızı.
Teşekkür ederim, epey ara verdim bugünler pasımı silmeye çalışıyorum :)))
Sevgi ve saygılarımla…
yerli yerinde bir yazı:) Özlemişim okumayı:)
Ben de beni artık unuttunuz diyordum Çiğdem Hanım :))))
Sevgiler…
Çok güzel tespitlerle anlatmışsınız Türkan Hanım, yüreğinize sağlık. Halk rolü oynayanlar var bir de, onları da yazar mısınız 🙂
Sanırım onlar bir yazıya sığmaz Çağrı Bey :))) teşekkür ederim beğeniniz için
Yine harika yazmissiniz!!! Ellerinize saglik!!!
Çok teşekkür ederim Sibel Hanım 🙂