Sevgili Oğlum,
Bugün en büyük bayramımız.
Senin, ailemizin, tüm ulusumuzun özgürce bu topraklarda nefes almasının nedeni olan Cumhuriyetimizin Bayramı…
İsteseydi Padişah olarak, diktatör olarak yaşamını sürdürebilecek güce sahip Atamızın, bize hediyesi olan Cumhuriyetimizin Bayramı.
Ama Bayramımız bugün gözyaşlarıyla kutlandı Başkentte.
“Sevinç” gözyaşları demek isterdim sana, fakat ne yazık ki biber gazının yol açtığı gözyaşları eşlik etti bu güne.
İlk Meclis’ten Atamıza yürümeye izin vermediler çünkü.
Helikopterlerden biber gazı attılar, su sıktılar, tekme tokat saldırdılar ellerinde Türk bayrakları olan insanlara.
Üzgünüm, kırgınım, şaşkınım…
36 yıllık ömrümde gördüğüm en sıra dışı Cumhuriyet Bayramını yaşadık, yaşattılar.
Sen de bu günü hiç unutma oğlum.
Çünkü bugün, kendi bağımsızlığını kutlamaya çalışan bir halkın karşısına barikatların kurulduğu gündür.
Coşkuya, gaz bombası atıldığı gündür.
Bayramı kutlamak isteyen halka “gösterici” diyen habercilerin günüdür.
Ve bugün Türk halkının kalbindeki Atatürk ve Cumhuriyet sevgisinin karşısında hiçbir gücün, baskının dayanamayacağını gösteren gündür.
O nedenle, bugün Cumhuriyet tarihimize hem utanç hem de gurur gözyaşlarıyla yazılacak bir gündür.
Dilerim ki gerçekten bir Millet Uyanıyor olsun…
Sadece bir günlük tepki için değil, kendi varlığı ve geleceği için Halkımız sahip çıksın bağımsızlığına, bunun temel taşı olan Cumhuriyetine.
Bugünün coşku ve kararlılığı eksilmesin, çoğalarak büyüyerek bir çığ gibi bembeyaz yağsın boş vermişliğimizin üzerine.
Sen de sakın unutma bugünü…
Sakın unutma, sen bugün bu topraklarda özgürce nefes alabiliyorsan, bunu Kime ve kimlere borçlu olduğunu.
Ve dilerim sen de yaşadığın sürece bir “gösterici” ol gün yüzlüm.
Zorluğa ve hatta zorbalığa rağmen “göster” gücünü, inancını.
Yılma, pes etme, vazgeçme…
Bil ki yurdun dört bir yanındaki Cumhurun kan ve gözyaşlarıyla kuruldu bu Cumhuriyet…
Kimsenin gücü yetmez yıkmaya…
Annen
29 Ekim 2012