Etiketler

Gülmeyi özlediğimizde O’na koşarız biz hala…

İçtenliğin, samimiyetin, saflığın özlemi burnumuzu sızlattığında O’nu izleriz bıkmadan, sıkılmadan…

Kurnaz olmaya çalışırken içine düştüğü şaşkınlığa her seferinde güleriz.

Ağlarken bile güldüren nadir insanlardandır.

Tüm Türkiye’yi güldürmüş, tüm Türkiye’nin sevdiği adam gibi adamlardandır.

Çok bizdendir çünkü.

Zengin de olsa fakir de, Hababam Sınıfı’nda öğrenci de olsa Bekçiler Kralı da bizdendir.

O içimizdeki Şaban, bir türlü olamadığımız Tokatçı’dır.

İyi Aile Çocuğu’dur, Salako’dur, Kabadayığılı bile Sahte’dir.

Masumiyetimizi bulmakta zorlandığımızda, sığındığımız limandır.

En doğal, en neşeli halimizdir.

Süt Kardeşimiz gibi hissettiğimizdir.

Vadileri Kurtların bastığı bugünlerde, hayali ile ruhumuzu serinlettiğimiz Yeşil Vadi’nin Tosun Paşa’sıdır…

“Eşşolueşek”in kimseye daha çok yakışmayacağı kişidir.

Sunduğu güzellikler büyük, gidişi erken olan adamdır.

Bizlerin hayatının da Yeşilçam filmleri gibi keyifli, yeri geldiğinde kavgalı ama nefretsiz geçtiği günlerin hatırasıdır; bizi bir bir terk eden diğer ustalar gibi.

Bugün o Adamın doğum günü…

İyi ki doğdun, iyi ki vardın Kemal Sunal…

Bilsen yokluğunda ne çok özlüyoruz eskisi gibi yürekten gülmeyi…

Ve bizi yukarıdan izliyorsan sıkı bir “eşşolueşekler” çektiğine eminim.

Gülmeyi unuttuğumuz için, mizahı küfürle eşdeğer kıldığımız için…

Biz olmayı bırakıp, kinle birbirimize düştüğümüz için…

Düttürü Dünya’da üç günlük ömrümüz olduğunu bir türlü anlayamadığımız için…

Ne vardı da bu kadar erken gittin ya?

Hadi Şaban Pabucu Yarım, çık dışarıya yine gülelim oynayalım…

11 Kasım 2012