Etiketler

Sayın Valim, ben Türkan, Ankara’dan, sıradan bir vatandaş.

Sizin Obama’yı takip ettiğiniz gibi, ben de sizin valiliğinizi beğenerek takip ediyorum.

Bu vesileyle, Siirt’deki Toprak ailesine sahip çıktığınız şekilde bana da sahip çıkmanızı ve cinci Hoca’ya beni de göndermeniz hususunu arz ediyorum.

Ki, durumum onlardan daha vahim inanın.

Birkaç örnek vereyim isterseniz.

Kınamı yaptığım yer kapandı, düğünümü yaptığım yer kapandı.

Üstelik her ikisi de çok köklü iki vakfa aitti ve ben bildim bileli işler halde, Ankara’nın nezih mekanları arasındaydı.

Düğünümü Japon Vakfı’nda yaptım, çok şükür vakıf hala kapanmadı.

Lakin hemen ardından Japonya’da son yılların en büyük depremlerinden biri ve nükleer tehdit yaşandı.

Kendi düğününde hem elektrik çarpmasına maruz kalmış, hem de merdivenlerden itinayla yuvarlanmış biriyim.

Sessiz, sakin, yemyeşil diye taşındığımız semtte, oturduğumuz günden itibaren dev siteler, iş merkezleri ve tam karşımıza bir adet de hastane dikilmeye başladı.

Tam 4 sene inşaat, toz toprak içinde yaşadık, oğlum arabadan önce “vinç” demeyi öğrendi, pes ettik ve taşındık.

Brüksel-Ankara uçağına bindim, Antalya’ya indik.

Sinir bozucu tarafı, bu inişin nedenin hava muhalefeti veya korsan saldırısı değil de uçak şirketinin alan borcu olmasıydı. (böyle bir nedenden rota değişikliği daha önce veya sonra yaşandıysa da en azından ben duymadım)

Aynı saatlerde (o sırada nişanlım olan) Sevgili Beyim, sırf beni karşılamak için sabahın köründe Denizli’den Ankara’ya yola çıkmıştı ve Esenboğa’da bekliyordu.

Aradım, “indim ama Antalya’ya” dedim, “yahu bileydim oraya gelirdim, en azından iki saatlik yoldu” dedi. O gün bugündür karşılamaz beni.

Ehliyet aldım, ilk kazamda park halindeki trafik polisinin arabasına çarptım.

Adamcağız, “bari bana çarpmasaydınız hanımefendi” diye gülmekten ceza bile yazmadı.

Ömrü hayatımda ilk defa bir parti Genel Başkanı, kendisine yazdığım bir mektubu dikkate aldı, beni görüşmeye çağırdı.

Bilin bakalım ne oldu?

Görüşmenin olduğu gün partisinde kıyamet koptu, eski yönetimi alaşağı ettiler. Haliyle benim görüşme de yalan oldu.

Ve bugün öğleden sonra, ODTÜ Koleji’nde lise öğrencilerine bir sunum yapacağım.

Şu işe bakın ki ODTÜ’nün de ayaklanası, 10 yıl durup da bugün Hükümeti protesto edesi tuttu.

Sunum iptal değil, gideceğim de “sonum” ne olacak onu bilmiyorum.

Sayın Valim, bunlar 36 yıllık yaşamımdan, birkaç örnek sadece.

Şimdi sorarım size, en az Toprak ailesi kadar yardıma muhtaç değil miyim?

İstirham ederim, beni de görünüz efendim, beni de gönderin Hocaya.

Kendimin, ailemin ve ülkemin huzur ve refahı için…

En derin saygılarımla.