Sayın Başbakan,

Siz bir siyasetçisiniz, elbette hatalarınız da olur doğrularınız da.

İnsanlar sizi sever de size kızar da.

Haklı haksız, doğru yanlış yöntemler de kullanabilirler.

Söylerler, yazarlar, provoke ederler, mizaha sığınırlar.

Demokratik süreçlerde bunların hepsi gün gelir değerlendirilir, sapla saman ayrılır.

Ama ben şu anda size bir vatandaş, bir seçmen olarak değil; bir anne olarak yazıyorum.

Sayın Başbakan, size yalvarmaktan başka bir çarem kalmadı.

Bilerek ya da bilmeyerek, çok tehlikeli sözler sarf ediyorsunuz.

Çok derin sulara çekiyorsunuz bu halkı.

Ekonomik kayıplar, itibarımızın zedelenmesi falan değil derdim.

Bizi ittiğiniz uçurumun dibini görün lütfen.

Bu insanlara “dinsiz, imansız, camiye bile saygısız” sıfatlarını yükleyerek çok ağır bir vebalin altına giriyorsunuz.

Yapmayın…

Bizler inananlarız, onlar inançsız savıyla bizi paramparça ediyorsunuz.

Yapmayın…

Dinin, inancını hesabını soracak olanın yalnızca Yaradan olduğunu unutuyorsunuz.

Yapmayın…

Sizden farklı düşünen herkesi hor görüyorsunuz.

Yapmayın…

Sokaklarda yaşanabilecek olan çok korkunç olaylara zemin hazırlıyorsunuz.

Yapmayın…

Hepimizi ateşe sürüklüyorsunuz.

Yapmayın…

Sadece bizlerin değil, geleceğimizin çocuklarımızın da geleceğini tehlikeye atıyorsunuz.

Yapmayın…

Din üzerinden yürütülen bir siyaset dünya üzerinde hiçbir zaman kazanmadı.

Yapmayın…

Bu savaş başlarsa, kazananı olmaz, hepimiz kaybederiz.

Yapmayın…

Sayın Başbakan,

Size bir vatandaş, bir seçmen olarak değil sadece bir ANNE olarak yazıyorum.

Ve yalvarıyorum, lütfen yapmayın.

Türkan Şanverdi Avcı

11 Haziran 2013