Sanata ve sanatçılara karşı büyük bir kıskançlık duyuyorum…

Kendimde herhangi bir sanat dalının zerre yeteneği olmaması değil sebebi, çünkü biliyorum ki bizlerin aksine onlar sahiden kalıcı bu dünyada.

Örneğin tarihteki en zengin Amerikalıları, en soylu Avrupalıları hatırlayabiliyor musunuz ressamları, müzisyenleri, sinema oyuncuları kadar hızlı?

Ya da zihninizdeki Türk siyasetçilerinin sayısı yarışabiliyor mu sanatçılarıyla?

Çünkü onlar, tek bir dokunuş, bir mimik, bir söz, bir renk, bir ezgiyle çağları aşma gücüne sahipler.

Kıskanılmaz mı bu ayrıcalık?

Karşılarında hissettiğimiz zavallılık, geçicilik?

Bugün bir büyük çınar, küçücük bedenine dev bir ses ve muhteşem bir ömür sığdırmış kadını, Müzeyyen Senar’ı kaybettiğimizi duyduğumda hissettiğim sadece kıskançlık değildi ama…

Üzüldüm elbette bizi bırakıp gidişine…

Ama daha çok üzüldüm, bizim bizi bırakmış olmamıza…

Renklerimizi yitirmiş, gri, kasvetli, mutsuz, kavgacı halimize…

O kadar ötekiyiz ki birbirimize…

Biri diyor “şerefine kadeh kaldıralım” öbürü diyor “dua et sersem”…

Ya bırak, kim nasıl istiyorsa göstersin sevgisini saygısını.

Sevabı da onun, günahı da…

Kiminin kadehinde ve aşkında yoldaş olmuştur, kiminin gözyaşında ya da duasında…

İşte bu nedenle sanatçı o…

Herkese bir şekilde, bir noktadan dokunur…

O yüzden hepsidir belki be arkadaşım, ya da hiç biridir…

Tam da o nedenle sizin benim gibi mekan, zaman ve bedenle sınırlı değil zaten ve olmayacak da…

Ama artık siyahla beyaz kadar net çizilmiş sınırlar.

Öyle ki, Nubar Terziyan ya da Adile Naşit gibi başımızın tacı sanatçılarımızı yitirsek bugün, kalkıp da “aslında Türk bile değildi” onlar denirdi korkarım.

Bu kadar birbirine yakın ve bir o kadar da uzağız birbirimize.

O kadar yalnızız ki, arkamızı kollamaktan o kadar yorgunuz ki; gölgelere sığınmaktan bir bir yitiriyoruz renklerimizi…

Onlara benzemiyor kimse, benzemez…

Oysa biz hepimiz benzer hale geliyoruz gün geçtikçe…

Siyah ya da beyaz…

Mutsuz, kavgacı, bir örnek…

Yorgun, yılgın, renksiz…

Yolun açık olsun Küçük Dev Kadın…

Sen bir ömre gökkuşağı sığdırdın ve bizi bırakıp gittin renksizliğimizde…

Dilerim yüreğin, şarkıların, sanatın ışık saçsın geleceğimize…

Ömürsüz tüm sanatçılar gibi…