Sevgili Oğlum,

Ailemize katılalı sadece 3,5 ay olmasına rağmen sen de artık biliyorsun ki, biz ailecek “dalgayı” severiz…

Hem hayattaki hem de denizdeki dalgalar bize enerji verir, bizi kahkahalara boğar…
Ama bu günlerde “ben dalga severim” demeye korkuyorum oğlum.

Çünkü “ben dalga severim” desem, biliyorum ki “kaçıncı dalga?” diye soracaklar.

Gün geçmiyor ki “Şok dalga” diye bir manşet görüp de anlayalım GeneKonmuş dalga bir yerlere…

“Koş dalga!!!!” haberini duyar duymaz açıyoruz televizyonları ve karşımızda yine aynı haber: “şok dalga”…

Kimileri izlerken çenesini sıvazlayıp gülümsüyor, oradan biliyoruz onlar bunun “hoş dalga” olduğunu düşünüyorlar…

Kimisi de bağırıp çağırıyor “boş dalga bu” diye…

Eskiden “dalgalara kapıldı” haberini Karadeniz’de yüzmeye kalkan vatandaşlarımız için duyardık bu kadar sık, ama bugün en büyük dalgalar denizi olmayan Başkente vuruyor.

Ve bir sürü insan dalgaların arasında sürüklenip gidiyor…

Üstelik “söz”e dayanarak “göz”e” gelen yani gözaltına alınan kişiler dalgalara rahat batsın diye “kafasını da bastırıyorlar”

Kafasını bastırıp da arabaya sokarken “ya burası çok DarBe, nasıl sığacağım ben buraya” mı dedi, “işte biz söyledik darbeci bu diye” bir not daha düşüyorlar dosyalara…

Çamaşır çekmecelerini bile arıyorlar ki “bakın kirli çamaşırlarını bulduk” diyebilsinler…

Ki bu durumda girdikleri evlerin hanımları boynu bükük “ya bugün yıkayacaktım aslında, ama önce yemeği ocağa koyayım demiştim” diye savunabilirler kendilerini…

O anda ülkemiz dalga sahanlığının dışında olan varsa da oğlunu tutuveriyorlar “oğlun elimizde, bir dost” diye telefon açıp da getirtebilsinler diye…

Bakma sen benim böyle “dalgaya vurduğuma” oğlum…

Aslında endişeyle izliyorum olanları ve dalgalar bize, hepimize vuruyor…

Üstelik bu kez keyif de vermiyor o dalgalar…

Ve kafasına bastırılsa da metanetini bozmadan dimdik duran o insanları gördükçe aklıma hep bir hikaye geliyor:

Ünlü düşünür Socrates idama götürülürken karısı sürekli ağlıyormuş.
“Neden ağlıyorsun?” diye sormuş Socrates.
“Senin suçun yok ki, seni haksız yere idam ediyorlar” demiş.
Socrates dik duruşunu bozmamış ve “haklı yere idam etseler daha mı iyiydi?” demiş…

Annen

Not: “Bu yazı için ben de dalgaya kapılır mıyım?” diye babana sordum, o da sana “ben karışmam, ananı da al git” diye cevap verdi, bilgin olsun…