Aşağıda okuyacağınız oğlum tarafından bu akşam uyarlanmış bir çeşit 21. Yüzyıl masalı olup konu, kişi ve diyaloglar tamamen gerçektir.
Oğul: Anne bana Moguk Prenses masalını anlatır mısın?
Anne: O ne oğlum?
Oğul: Hani var ya 7 tane cüceyle yaşıyor.
Anne: Ha anladım, Pamuk Prenses’i diyorsun.
Oğul: Evet Moguk Prenses, çok seviyorum ben onu.
Anne: (iç ses) Ay ne duygusal bir evlat yetiştiriyorum, afferim bana. (dış ses) Peki ne yapacaksın Moguk Prensesle?
Oğul: Evleneceğim, onun Moguk Prensi olacağım.
Anne: (iç ses) Maşallah oğluma, bu yaşta olgunlaşmış, geçici hevesler peşinde değil, bir kez daha afferim bana. (dış ses) Evlenince ne olacak?
Oğul: Evine gideceğim, ona yardım edeceğim, yemek yapacağım.
Anne: (iç ses) Kendimle gurur duyuyorum, sevdiği kadına yardım etmeyi düşünüyor, ne kadar güzel yetiştiriyorum ben bu çocuğu ya? (dış ses) Ne yemek yapacaksın?
Oğul: Magagna (makarna) yapacağım, pülav (pilav) yapacağım, Moguk Prenses kötü yemek yapıyor, acı magagna yapıyor.
Anne: (iç ve dış ses bir arada) Nasıl kız bu canım, zaten 7 tane cüceyle yaşıyor zilli, yemek yapmayı bile öğrenememiş mi? Peki sen nereden öğrendin yemek yapmayı?
Oğul: Babamdan…
Anne: (iç ses) Kafası karıştı çocuğun tabii. (dış ses) Oğlum babandan mı öğrendin, yoksa annenden mi?
Oğul: Babamdan öğrendim, annem kötü yemek yapıyor. Moguk Prenses de kötü yemek yapıyor, hep döküyor.
Anne: (içi dışı bir, hıçkırıkla karışık ses) Hep baban öğretiyor bu lafları sana… Oğlum, annen güzel yemek yapıyor.
Oğul: Kötü yapıyor, babam güzel yapıyor. Annem güzel oyun oynuyor, komik annem. Benim güzel anneeeeem…
Anne: (iç ses) Bak sen şu cüceye, tam babasının oğlu. Önce kızdırıyor, sonra sevimlilik yapıp gönül alıyor. Ah nasıl yetişiyor bu çocuk böyle, hep babasının yüzünden, hele gelsin eve sorarım ben ona. (dış ses) Tamam oğlum, sen şimdi uyu, yarın gideriz Moguk Prensese.
Oğul: (uykudan önceki sayıklamalar) Ben Moguk Prensese gideceğim, ona magagna yapacağım, pülav yapacağım.
Masal biter, bilmiş cüce uyur…
Anne telefonu alıp H nokta Avcı’yı arar “bana bak Bay Avcı, akşam gelirken bana ya Moguk Prensesin kanlı gömleğini getir, ya da bol soslu bir İskender; yoksa zehirli elmaya hazır ol”
H nokta Avcı, “anlaşıldı, masal bahane, yine yemek yok…”
Eh her şeye iyi tarafından bakmak gerek öyle değil mi?
Bu masal beni bir süre daha idare eder…
En kısa zamanda oğluma aç bilaç kaleye hapsolmuş Rapunzel, açlıktan yüzyıl bayılmış Uyuyan Güzel, yemeği sürekli yakan Külkedisi’ni de öğretmeliyim.
Yaşasın Beceriksiz Kadın Masal Kahramanları ve Becerikli Kahraman Şövalyeler…
10 Kasım 2010