Etiketler

Ben kızmadım Afyon Valisine…

Zira son derece anlamlı hediyeler vermiş Genel Kurmay Başkanımıza.

Kızmayın hemen, anlatacağım neden öyle düşündüğümü.

İlk hediye el dokuması Bayat Kilimi…

Yani, kendi ellerimizle ürettiğimiz bütün kiri pisi, Bayat sözleri halının altına süpürüp de üzerini kapatmayalım.

Böylece tertemiz, güllük gülistanlık bir ülkeymiş gibi görünme çabasından çıkalım, önce kendi evimizde “bahar temizliği” yapalım mesajını aldım ben…

İkinci hediye, Afyon mermerinden satranç…

Ne var bunda?

Satranç oyununda rolümüze karar verelim, piyon mu olacağız yoksa Şah mı?

Vezirler diklenirken, filler tepişirken çimler ezilmesin artık.

Üstelik de satranç takımının mermer olması da ayrıca manalı.

Öyle basit, uyduruk bir satranç oyunu değil bu.

Mermer kadar güçlü, sert ve soğuk; farkına varalım, ciddiye alalım…

Üçüncü hediye, Kurtuluş Savaşı’nın simgesi Utku Anıtı…

Paşayı bilmem ama bana çok farklı şeyler çağrıştırdı.

Bu ülke ne savaşlar, ne düşmanlar görmüş?

Yine de dimdik ayakta durmuş, pes etmemiş, daha çok kenetlenmiş.

Öyle bir Kurtuluş Mücadelesi vermiş, öyle bir Devlet kurmuş ki bunca yıldır ne yaptılarsa yıkamadılar.

Sözün özü, ben son derece anlamlı buldum hediyeleri.

Yüz sayfa yazı yazsam, yüz saat konuşsam bu kadar net veremezdim mesajlarımı, anlatamazdım meramımı.

Hatta aynılarından birer tane alıp oğlumun odasına koymayı düşünüyorum.

Ki unutmasın Kurtuluş Savaşı Destanını.

Dünya tarihinin gördüğü en büyük Kahramanın, canı pahasına bizlere sunmaya çalıştığı aydınlığı…

Piyon olmasın, sert ve soğuk satranç oyununda.

Ve asla kendi elleriyle pisliğe sebep olup da, sonra aman kimse görmesin diye süpürmesin halının altına…

Kanmasın Bayat sözlere, vaatlere…

Gerekirse tek başına kalsın ama “adam” olsun…

Türkan Şanverdi Avcı

8 Eylül 2012