Amerikalı bir kişisel gelişim uzmanı, İstanbul’da iki günlük seminer verecekmiş.
Her yıl binlerce insanın depresyon, öfke ve korkularını yenmesini sağlayan ünlü biriymiş.
Dünyada milyonlarca insanın öfke ve korkusunun sebebinin bizzat kendi ülkesi yani Amerika olduğu konusuna hiç değinmeyeceğim.
Benim asıl takıldığım konu başka.
Diyor ki: “27 yıldır bir kez bile ağlamadım” zira kendisi düşünce ve duygularını kontrol edebiliyormuş ve herkese de bunu öğütlüyormuş.
Bunu büyük bir meziyet olarak sunmasına şaşırdım, çünkü ben insanın “ağlayabilenini” severim.
Duygu sömürüsü ya da timsah gözyaşları değil elbette bahsettiğim.
Samimi, gerçek gözyaşları…
İster kadın olsun, ister erkek, isterse çocuk; ister iki damla yaş olsun süzülen isterse hıçkırıklarla karışık bir ağlama…
Sevinçten, üzüntüden, korkudan, özlemden, pişmanlıktan, gururdan, acıdan beslensin isterse.
Yeter ki “su olup aksın” içimizdeki her neyse, isterim.
Ben çok kolay ağlarım.
Annesiz bir çocuk gördüğümde ağlarım mesela.
Ya da evladını yitirmiş birinin kahredici acısını.
Çocukluğumun o saf anılarının kokusu burnumda tüttüğünde, çocuk bile olma şansı verilmemişleri duyduğumda.
Soğuk kış gecelerinde dışarıdaki evsiz insanları, hayvanları düşündüğümde…
Biri kalbimi kırdığında, daha fenası ben kalp kırıklığına neden olduğumda…
Oğlum ilk adımlarını attığında, hayat boyunca her adımında yanında olup da onu koruyamama endişesi beni kapladığında…
“Seni çok seviyorum” diye apansız boynuma sarıldığında.
Sevdiğim, canımın yarısı uzun bir seyahatten sonra eve döndüğünde.
Ailem benimle gurur duyduğunda veya onları hayal kırıklığına uğrattığımda…
Hiç beklemediğim güzel bir sürpriz karşısında.
Haksızlığa ve vicdansızlığa öfkelendiğimde, çaresiz kaldığımda, cesaret edip bir şeyleri başardığımda…
Yani çok ağlarım ben.
Ve bugün “27 yıldır hiç ağlamadığı” için övünen kadının haberini okumadan az önce ağlamıştım.
Babası çok ağır hasta olan bir kızın “üzüntü” yerine, sırf babası tahliye edildi diye annesine sarılarak “sevinçten” gözyaşlarına boğulduğunu okuduğumda…
Utancımdan ağladım…
Sizi tebrik ediyorum çünkü normalsiniz, günümüzde normal olmak yani insan olabilmek, kalabilmek tebrikten öte madalyalık. insanlık madalyasını en güzel yerde en güzel taksın.
ayrıca nlp uzmanlarının bir çoğu özellikle amerika menşeyi insanlıktan uzak yapılanmalara üyeler evangelist satanist hegelist … bunlar insanları insanlığından uzaklaştırmayı sistemli bir şekilde telkin ediyorlar. kahraman öz
Çok teşekkür ederim 🙂 bana normal dediğinizi Sevgili beyim duymasın, hayatta inanmaz 🙂 Sevgi ve saygılarımla…
SAYGLAR BİZDEN EFENDİM..
🙂