Bu sabah haberlerde Necati Şaşmaz’ın konuşmasını dinlerken oğlum yanıma geldi ve ne izlediğimi sordu.
Başbakanla görüşme yapan bir sanatçının açıklamasını dediğimde cevabı “Türkçesi yok mu, niye başka bir dilde izliyorsun?” oldu.
Malum dünden beri hepimiz, Necatileaks şifrelerini çözme derdindeyiz.
Twitter’da #direntürkçe başlığı bile açıldı, o derece yani.
Şimdi en büyük endişelerimden biri, Sayın Başbakan’ın “anladığınız dilden konuşuruz” derken bunu kastetmiş olması.
Yoksa maazallah 24 saat değil, 24 yıl da geçse zor sonuç alırız Sayın Başbakanım.
Yine de konuşmasından net olarak anladığım bir şey var ki, ülke olarak meğer gaza değil nazara gelmişiz.
Bu durumda yurdum üfürükçülerinin de çok hızlı bir şekilde örgütlenmesi gerektiği kanaatindeyim, rica edeceğim tarifelerini yayınlasınlar.
Marjinali eve bağlama büyüsü, ne kadardır mesela?
Ya da içinden ayyaş çıkarma duası.
Günlerdir sokaklarda dolaşıp da hayırlı bir kısmet bulamayan gençler için “kısmet açıcı” bir şeyler de şart, yazıktır.
Nitekim anaları hamama gitmek yerine ellerinde sarmalarla, böreklerle meydana çıkıyor artık, nasılsa orada herkes “ıslak” diye.
Gazdan koruma muskaları da ihmal edilmemeli.
Ayrıca resmi internet sitelerini hacker’lardan korumak için bir an önce hepsinin nazar butoncuğu pardon boncuğu koymalarını orantısız bir şiddetle öneriyorum.
Ve tabii en önemlisi Çarşı’yı biran önce TOMA’ya aşık etmek gerek; ne çektiler o fırlamalardan gariplerim.
Hadi Türkiyem, sen bu nazarı bozarsın…
Elemtere fiş, kem gözlere şiş…
Kış kış çapulcu, kış kış…