Etiketler
Zamansız her ölümü duyduğumda, hiç tanımasam bile aklımdan aynı şeyler geçiyor.
Acaba nasıl, hangi düşüncelerle çıkmıştı evden?
Eşiyle, ailesiyle, ev arkadaşıyla kavga edip kapıyı çarpıp gitmiş miydi?
“Akşam gönlünü alırım nasıl olsa” diye mi geçirmişti kafasından?
Çocuğuna almayı söz verdiği oyuncağı erteliyor muydu aybaşına?
Sabah öpmeden gittiği için, içi içini yemiş de, bir an önce eve varmak mı istemişti?
Sınavı geçebilecek miydi?
İş yerinde sıkıntıları mı vardı?
“Biraz daha sabreder, sonra küçük bir sahil kasabasına yerleşirim” diye hayaller mi kuruyordu?
Dünyanın merkezi, o raporu, o projeyi ya da her neyse o işi yetiştirmek miydi?
Zam ya da terfi mi bekliyordu?
Yoksa “inşallah bugün iş bulurum” diye dua mı ediyordu?
Yarın için, hafta sonu için, yaz tatili için program mı yapmıştı?
Akşam ne yiyeceklerdi?
Faturaların, taksitlerin son ödeme tarihi geçmiş miydi?
İndirim ne zaman başlayacaktı?
Yakınlarını ihmal mi ediyordu? Sitemlerine kızıyor “sanki vaktim var da arayıp sormuyorum” mu diyordu?
Ne olurdu bayramda ailesinin yanına gitmek yerine 2-3 gün tatil yapsa? Hakkı değil miydi?
Sahi doğum yapan arkadaşına ne zaman gidecekti? Peki hasta olana?
Ya da nedensiz, sadece özlediği için ne zaman buluşacaklardı?
Beğendiği kadını, adamı aramak olur muydu hiç? Onun araması gerekirdi.
Offf şu yemek ne şahane görünüyordu ama olmaz, zayıflamalıydı.
Spora başlamalıydı acilen.
Bir ara kitapçıları gezmeliydi, bir sürü yeni kitap çıkmıştı.
Arkadaşları yeni açılan yerlerden, vizyona giren filmlerden bahsetmişti, program yapıyorlardı belki.
Ne zamandır da tiyatroya gidemiyorum diye hayıflanıyordu.
Hiçbir şeye yetmiyordu ki 24 saat.
Zaten yorgundu bedeni kadar ruhu da…
Sürekli zaman yarışı, stres, sorumluluk altında hissediyordu kendini.
Bilse bir daha fırsatı olmayacağını, erteler miydi sevdiklerini de hayatı da?
Hangimiz biliyoruz ki?
Bir gün haber alıyor ve belki 5 dakika sorguluyoruz önceliklerimizi…
Ama sonra yine unutuyoruz aslında tek gerçek zamanın “biz” olduğumuzu…
Ve bir koşturma içinde ıskalamaya devam ediyoruz hayatı…