Ben güzel, neşeli şeyleri konuşmayı, yazmayı severim.
Bir de yüzümü hep gülümseten eski Yeşilçam filmlerini.
Gururun, sevmenin, sarılmanın, dürüstlüğün, saygının, pes etmemenin, bir olmanın aile olmanın en büyük değer olduğu filmleri…
Son yıllarda o filmler kadar beni mutlu eden tek şey Filenin Sultanları
Yenseler de yenilseler de o pırıl pırıl kadınları izlemek inanılmaz keyif veriyor bana.
Aydınlık, çağdaş, kararlı, inançlı, başarılı, çalışkan Türk kadınını tüm dünyanın görmesi değil sadece böylesine güzel hissettiren.
Her gün önümüze saçılan kavga, öfke, şiddet, taciz, hakaret, kıyamet, nefret dili içinde sanki Pandora’nın kutusunda saklı kalmış umut gibiler.
Kısa bir süre de olsa, tüm gerginliğimden beni çekip çıkaran Yeşilçam filmi gibiler.
Sımsıcak bir aile hikayesi sunuyorlar.
Başarıyı da hatayı da birlikte sarılarak karşılıyorlar, kavga etmiyorlar, küfretmiyorlar.
Kimse tek başına öne geçmiyor, “benim kim olduğumu biliyor musun?” demiyor.
Vaz geçmiyorlar, son saniyeye kadar beraber mücadele ediyorlar.
Heyecanlandırıyorlar, güldürüyorlar, ağlatıyorlar ama hep umutlandırıyorlar.
Tam bitti derken, “biz bitti demeden, bitmez” inancı veriyorlar.
Kendilerinden belki çok daha iyi şartlara, imkanlara sahip, kibirli ülkelerin karşısında “Bak Beyim, sana iki çift lafım var” diyen Yaşar Usta’yı anımsatıyorlar.
“Bir arada olduktan sonra kim bizi yıkabilir ki?” dedirtiyorlar.
Samimiyeti, zarafeti, güzelliği, çalışkanlığı, emeği, kahkahayı tekrar önümüze koyup çocuklarımızın, gençlerimizin, kadınlarımızın, ülkemizin geleceğine dair ilham veriyorlar, ışık saçıyorlar.
Ben kendi adıma size çok teşekkür ederim Filenin Sultanları…
Bu yaşattığınız duygular, tüm kupalardan çok daha değerli çünkü benim için…
İyi ki varsınız…
Yolunuz hep açık olsun, ayağınıza taş değmesin…