Etiketler

Geçenlerde Çölyak hastası olan, yani içinde buğday, arpa gibi tahıllarda bulunan glüten maddesini hiçbir şekilde tüketemeyen bir arkadaşımla karşılaştım.

Bana bu hastalığın özellikle de Türkiye’de ne zor olduğunu anlattı.

Bir gün döner yemeye gitmiş ve garsona “lütfen benim dönerimin altında pide olmasın” diye basitçe özetlemiş durumunu.

Tabii abla, sen hiç merak etme” diye giden garson geri geldiğinde elindeki tabakta “dönerin altına değil de üzerine özenle dizilmiş pideleri” görünce, gülsün mü ağlasın mı bilememiş arkadaşım.

Bu hikaye, yurdum insanının sorunları algılama ve çözme yeteneğinin (!) en güzel örneklerinden biridir bana göre.

Haberleri gördükçe aklıma hep bu geliyor artık.

“Biz suçluları saldık ama tedbirimizi aldık, her gün gelip imza atacaklardı, nereden bilelim firar edeceklerini?” diyorlar; dönerin altında ekmek yoktu yani!

“Stadı daha size vermedik, ayağınızı ıslığınızı denk alın” diye tehdit ediyorlar; anlayacağınız ekmek şimdilik üstte ama her an dönerin altına koyabiliriz ona göre.

“Demedi efendim”; “Dedim kardeşim”; “Yani demiştir de o manada söylemiştir” şeklindeki “sanatsal içerikli” yanar döner tartışmalar ise bambaşka bir alem zaten.

Siyasiler deseniz, soslu döner misali sosyalleşiyorlar, her gün kızgın ateşte döndüre döndüre birbirlerini tvitliyorlar.

Geçmişimizi diziler üzerinden tartışıp, geleceğimizi RTÜK Ç. (Bir Ankara Çözümü) yoluyla koruma “altına” alıyoruz.

Ve bu arada tüm gerçek sorunlarımız, pidenin altında bekliyor.

Krizler bizi teğet geçiyor ama işsizler hala “altı” vakte kadar çözüm umuyor; yüz binlerce vatandaş açlık sınırının “altında” yaşıyor.

Faili meçhuller masa “altında” yıllanıyor; dolandırıcılar katiller sümen “altı” yaşayıp gidiyor.

Şiddet, cinayet, tecavüz, kaza, intihar, terör haberlerinin acısı ve korkusu “altında” eziliyoruz her yeni günde.

Altında kalmaktan bahsetmişken, 2 madencinin toprak altındaki ölüsüne ancak iki yüz kırk “altı” gün sonra ulaşılıyor. Lakin bunun sorumluluğunu kimse “üzerine” almıyor!

Anlayacağınız, döner üstü pideyle çözüyoruz tüm sorunlarımızı…

Ve şairin dediği gibi:

Malzemesi çalınmış yürekleriyle,
Göğsünde taşıdığı binlerce ton beton,
Her gün binlerce ve binlerce

Ölen insanlığımız,
Son nefesini veriyor;

Kalkmayacak bir enkazın altında…

19 Ocak 2011