Etiketler
Bütün okul hayatım boyunca matematik ve fen bilimleri ile aram çok kötü oldu.
Kimya formüllerini bir türlü ezberleyemedim, “kosinüs ne” diye düşünmekten hep sinüslerim kapandı, başım ağrıdı.
Matematikte 2 işlem (çarpma ve bölmede hala sorunlarım var) fen bilimlerinde “tek hücreli canlılar” gibi basit kavramları ancak öğrendim.
Çünkü tek hücrelileri anlamak, benim için bile kolaydı.
Yemeleri, çoğalmaları son derece basit; hepi topu bir hücreye sahip küçücük canlılardı.
Ama ne yalan söyleyeyim bugün kafam çok karışık.
Üç kuruşluk fen bilgim vardı, Türkiye’deki tek hücreliler onu da alıp götürdü vesselam.
Çünkü çevremizdeki “tek hücrelilere” bakıyorum da: askerler, yazarlar, siyasetçiler, akademisyenler…
Hepsi tek göz hücrelerde yaşıyorlar.
Üstelik her geçen gün de sayıları artıyor.
İlkel desen değiller, küçük desen orduyu yönetmişi de var, üniversiteyi de, gazeteyi de…
Hal böyle iken neden bütün bu kimseler sürekli tek hücreli yaşamlara mahkum kalıyorlar, anlayabilmiş değilim.
Tabii “senin bir aykü’lük aklın derin devlet yapısını çözmek için fazla sığ” derseniz de bir itirazım yok, kabulüm.
Zaten yalnız da değilim; pek çoğumuz devletin derinliklerinde boğulmamak için kum balığı gibi yüzeyden gider hale geldik.
Ne yöne gittiği anlaşılmayan yengeçler misali, ortasından dolaşıyoruz her şeyin.
Nitekim Andy Warhol’un, “herkes bir gün 15 dakikalığına meşhur olacak” sözü bizde “bir gün herkes 15 dakikalığına hapse girecek” özdeyişi haline geldi.
Tabii bu yazıyı okuyan Sevgili Beyim “peki sen neden herkes gibi olamıyorsun? 15 dakikalığına da olsa razıyım” dedi bana ama…
Cevap veremeyecek kadar şaştı dengem.
Tek hücrelilerden çuvalladım, toplama çıkarma bilgim bari doğru mu onu düşünüyorum şu an…
Türkan Şanverdi Avcı
7 Ocak 2012