Etiketler
Sevgili Barış Ağabey,
Tam 13 yıl olmuş, aramızdan ayrılalı.
Ne çok özledik seni bilsen…
Aykırılığını, uzun saçlarını, yüzüklerini, kemerlerini, muhteşem şarkılarını…
Ama sana çok kızgınım.
Bütün çocukluğum boyunca sana hayrandım, sadece ben değil koca bir nesil “adam olacak çocuk” potansiyelimize inandık sayende.
Ispanak yedik, dişlerimizi fırçaladık, süt içtik, annemizin sözünü dinledik, emniyet kemeri taktık ama yine de adam olamadık be ağabey.
Çünkü o kadar çok doğruyu öğrettin ki bize, Bay Yanlış’larla karşılaşınca ne yapacağımızı bilemez hale geldik.
Ne yazık ki çocuklarımızın önünde senin gibi örnekler yok, neyi nasıl anlatacağımızı şaşırmış vaziyetteyiz.
Sen Japon Devlet Başkanı ile kucaklaştın, biz Japon yardım gönüllüsünü toprak altında bıraktık.
Sen arkadaşın eşeğe şarkı yazdın, biz hayvanlara her türlü işkenceyi reva gördük.
İnsanoğlu haddin bilir kem söz söylemez; elalemin namusuna yan gözle bakmaz da değil artık. Para, pula, ihtişama kandık hepimiz; içi boş insanlar Halil İbrahim Sofrasında başköşede.
Yoksul görüp de balla kaymakla besleyen, garipleri ipek şal ile giydirenler de öylesine azaldı ki hesabı ödeyecek Sarı Çizmeli Mehmet Ağa çoktan terk-i diyar eyledi.
Bu dünya benim memleket de diyemiyoruz; aynı topraklar üzerinde bile bu kadar bölünmüşken; birbirimizden böyle uzaklaşmışken.
Kimse çocuklara bırakmıyor renkleri; büyüklerin dünyasında yaşatıyoruz onları sonu gelmez bir grilik içinde.
Açamıyoruz gözümüzü, göremiyoruz şeytanın gör dediğini; bir kulak verip de dinlemiyoruz sağır sultanın duyduğunu. Öyle devekuşu gibi şaşkın şaşkın bakınırken, bir gün elbet duyarız Dıral Dedenin düdüğünü diye bekliyoruz.
Anlayacağın, adam olmayı da beceremedik, çocuk olmayı da…
Ne vardı bu kadar doğru, bu kadar içten olacak Barış ağabey?
Senin yüzünden, senin şarkıların yüzünden uyum sağlayamıyoruz yetişkinliğe.
Ruhumuza, aklımıza dar geliyor bugünler.
Madem bu kadar “adam olamamış” insan vardı, bari biz çocuk kalsaydık.
İyi ki bugünleri görmedin, çünkü dediğin gibi hepimiz Mahkum olduk Barış ağabey:
Koca ekmeği paylaşmak dururken
Tek bir lokmanın kavgası uğruna
İşte sonunda yalnızız baş başa
Kırık bir sazın son telleri gibi.
Mahkum ettik kendimizi
Yalnız ve yan yana yaşamaya
Mahkum ettik kendimizi
Sonsuza dek böyle yaşamaya
Sevmek nedir öğrenmeden
Gençliği görmeden yaşlanmaya
Bitmez soğuk gecelere
Sevgiden arınmış yalnızlığa…
İmza: Adam olamamış çocuk
Türkan Şanverdi Avcı
2 Şubat 2012
Çok ama çok anlamlı yazmışsınız yine… “Aman bana bir şey olmasın” zihniyetindeki, kalbi kapkara insanlar var çevremde. Yalan söyleyen insanlar daha çok seviliyor iş ortamımda.Tuhaf…Onlara benzemek istemiyorum!!!
Doğru söylüyorsunuz. Barış Manço’nun şarkısında bahsettiği ayılardan ne yazıkki hala çokca var.
Benzemeyin zaten, benzemeyelim :)))