Etiketler

Şehitlik yasası, daha kapsamlı artık…

Şehitlik, gazilik, malullük kapsamı genişletiliyor. 

Bingöl’de şehit edilen Hatice artık kanunen de şehit sayılacak.

Geride kalanlara sahip çıkılacak diye az da olsa avunmalı mıyız bilmiyorum.

Peki, ama 2007 yılında şehit düşen bir askerin, cenazesinden 8 gün sonra anasına ulaşan mektubunu hatırlayınca nasıl avunurum?

Bunca yıldır aklımdan çıkmadı o sözler, bir yumruk oldu düğümlendi boğazımda.

“Bugün de ölmedim anne… Anneciğim, seni üzdüysem, özür dilerim. Sizlerin değerini askerlikte anladım. 3 ayın sonunda inşallah size kavuşacağım, dualarınızı eksik etmeyin…”

Dualar eksik olmadı…

Mektup kavuştu bekleyenine, ama ya yazan…

İşte en çok o anda üzdü anasını, üstelik belki de ilk defa hiç suçu yokken…

Ne anasının her gece göğe yakarışı, ne de karısının sevdası durabiliyor sel olmuş namertliğin önünde…

“Beni merak etme aşkım, seni çok özlüyorum, nöbette hep seni düşünüyorum. Aşkından deli oldum, seni çok seviyorum. Askerden sonra bana bir çocuk verirsen çok sevinirim, dünyalar benim olur. Allah nasip eder de çocuğumuz olursa inşallah sana benzer…” diye yazmıştı karısına…

Hangi aşk sözcükleri böylesine dokunur bir yüreğe?

Zihnimde hep o askerin anası, hayaliyle avunduğu sevdalandığı karısı…

Sevdiğine benzemesini düşlediği ama doğma şansı bile verilmemiş çocuğu…

Aklım da kalbim de yetmiyor anlamaya, nasıl bir sabır gerekir ki dayanabilmek için?

Hangi şehit yasası teselli eder, yüreklerdeki bu acıyı?

Yine dizildi al bayraklı tabutlar yan yana…

Oysa kavuşmak hayalleri vardı, hasret kokulu…

Sevdiklerine sarılacak, çocuklarını kucaklayacak, analarının babalarının ellerini öpeceklerdi.

Belki o akşam bir bardak rakı koyacak, yıldızları bunca zaman sonra yine keyifle izleyeceklerdi kavun ve peynir eşliğinde…

Sabah erkenden silah sesiyle değil, mis gibi demlenmiş çay kokusuyla uyanacaklardı…

Olmadı…

Genç kızların sevda türküleri sustu, çocukların oyunları bölündü, ihtiyarlar kahvede boynunu büktü…

Minicik çocuklar, ağlayarak babalarının tabutuna koştu, hangisinin babası olduğunu dahi bilmeden, niye onu bırakıp gittiğini anlamadan.

Biz belki yarın unutacağız ama dinmeyecek geride kalanların gözlerindeki, gönüllerindeki yaşlar…

Biliriz, yine “vatan sağ olacak” ama kalan canlar hep yarım olacak…

Merdi namerdi savaş her yerde, her kılıkta…

Ama anaların, evlatların gözyaşları hep aynı renk…

Üstelik o gözyaşlarının sayısı artıyor, kapsamı genişliyor her geçen gün…

Kanunen hakları savunulsa da, malulen büyüyor isyanım…

Avunamıyorum, mutlu olamıyorum…

Türkan Şanverdi Avcı

21 Mart 2012