Sevgili Oğlum,

Gün gelecek, yetişkin bir erkek olacaksın.

Ama benim asıl istediğim, “adam” olman…

O ne demek biliyor musun?

Karşındakini cinsiyetiyle, diniyle, diliyle, ırkıyla ve benzeri özellikleriyle değil; insan olarak değerlendirmen öncelikle.

Ruhu, bedenden üstün görmen…

Aksi takdirde, seni ömrün boyunca sarıp sarmalayacak ve kısıtlayacak “ayrımcılık” kimliğine mahkum kalırsın.

Ve bu öyle bir duvardır ki, bütün toplum onun bekçisidir.

Ayrık otlarını, asi sarmaşıkları barındırmaz üzerinde.

Hiç farkında olmadan girersin, bu kısırdöngüne.

Kararları senin adına verirler, itiraz edemezsin.

Kadın-Erkek, Türk-Kürt, Müslüman-Gavur diye ayırırlar, susarsın.

Ahlak da namus da doğru da sevap da günah da başkaları tarafından tanımlanır, sadece kabullenirsin…

Ama sen benim oğlumsan eğer, boyun eğmeyecek, kapana kısılmayacaksın.

Çünkü ancak adam gibi adam olduğunda ve sana dayatılmış önyargılara boyun eğmediğinde gerçekten nefes alabilirsin.

Senden beklentim çok günyüzlüm…

Sen, ne kadının ne de erkeğin bir bedenden ibaret olmadığını bileceksin.

Aşık da olsan, dost da karşındakine değer vereceksin.

Nefretinde de tutkunda da bir zarafet olacak.

Kendini seveceksin ama kimseyi de küçük görmeyeceksin.

Ezmeyeceksin de ezilmeyeceksin de…

Gün gelip de “kızlarla erkeklerin aynı trende yolculuk yapmasına göz yumamam” diyemeyecek sana kimse.

İtiraz edeceksin…

Zira kanının deli aktığı yaşlarda olsan dahi bileceksin ki, ruhun da yüreğin de gerçekten delikanlıdır…

Ancak sen korursun, kendini de emaneti de…

Çünkü sen adam gibi adamsındır…

Annen

Türkan Şanverdi Avcı