Sıkıldım, dünya gündeminden.

Obama ne demiş, Başbakan elini nereye koymuş, Esad ne zaman devrilecekmiş?

Dönüp ülkeme bakıyorum…

Yine kan ve gözyaşı; yine şiddet; yine cinayet ve gittikçe çoğalan mutsuz, umutsuz, öfkeli kalabalıklar…

Ben, güzel haberler duymak istiyorum artık, gülümseten haberler…

Çünkü ritim duygum aksıyor…

İstesem de uyum sağlayamıyorum bu orkestraya…

Yepyeni ve neşeli bir melodi arıyorum…

Başımızı ağrıtan tek şey, çocuk gürültüsü olsun örneğin…

Toplarıyla camlarını kırsınlar, “insan kırıklarıyla” dolu sokakların…

Sonra da kahkahalarla kaçsınlar oradan…

Bir kayıktan ayaklarımızı denize sallayıp balık tutalım, tembel tembel izleyelim sonsuz maviliği…

Hayaller kuralım, yıldızlara bakarak…

Gözyaşlarımız, mutluluktan aksın sadece…

Gelecekte ne olacak kaygısı yerine umutla bakalım çocuklarımıza…

Sevgiyi öğretelim onlara…

Birbirimizi, en çok da kendimizi tüketmeyi bir kenara bırakıp üreten olalım…

Huzurla uyuyup, coşkuyla uyanalım…

Ve yeni güne uyanmak; heyecan verici bir macera olsun, korkutucu bir kabus değil…

Azad edelim ruhlarımızı, bir uçan balona bağlayıp salalım gökyüzüne…

Bahar yağmurları alıp götürsün tüm hırslarımızı, kavgalarımızı, nefretimizi…

Her sonbaharda dökelim yüklerimizi, her ilkbaharda yenilenelim…

Doğayla birlikte biz de canlanalım, renklerimize kavuşalım tekrar…

Ritim duygum fena halde aksıyor…

Ayak uyduramıyorum bu orkestraya…

Aslında, uydurmak da istemiyorum…

Nazım hep kulaklarımda çınlıyor:

“Bana bak,

Hey, Avanak!
Elinden o zırıltıyı bıraksana!
Sana, üç telinde üç sıska bülbül öten
üç telli saz yaramaz!”

Elimde üç telli saz, biliyorum ki bana yaramaz…

Çünkü ritim duygum aksıyor…

Çünkü acemi bir çalgıcıyım…

Çalar gibi yapıyorum…

Türkan Şanverdi Avcı

18 Mayıs 2013