Sevgili Oğlum,
Bugün Babalar Günü…
Sen de çok iyi biliyorsun ki, biz doğum günleri dışındaki kutlamalara çok da önem vermeyiz, çünkü ancak o günlerdir “kişiye” özel olan.
Ama yine de sana yazmak istedim bu babalar günü.
Çünkü sen de bir erkeksin ve içtenlikle dilerim ki bir gün “baba” olursun sen de.
Bak günyüzlüm, annelik çok farklı bir duygu, bir canlıyı içinde büyütüp ona hayat vermek hiçbir şeyle kıyaslanamaz inan.
Biz kadınlar, annelik içgüdüsüyle doğuyor, onunla büyüyoruz.
Oysa sizler, sadece oyuncaklarınıza sahip çıkma duygusuyla yetişiyorsunuz.
Daha güçlü olma, asla ağlamama gibi “muhteşem” meziyetler yüklüyoruz biz size; isteyerek ya da istemeyerek.
Biz, içimizde bir can taşıdığımızı öğrendiğimiz an, kendimizden bir parça belliyoruz onu. Ama siz bir bebek kucağınıza verilmeden belki de hiç anlamıyorsunuz. (Affet beni ama çoğu hemcinsin o anda bile anlamıyor)
Dünya üzerinde bir çocuğu olduğunu bilmeyen anne yoktur, ama bir çocuğu olduğunu bilmeyen baba, belki de binlercedir.
Çünkü siz “etken” olduğunuzu sandığınız bu eylemin aslında “edilgenlerisiniz”…
Ne kadar, ne derece etkin olacağınıza dair hakkınızı geçtim, haberiniz bile olmayabilir.
O yüzden aslında zor olan “baba” olmak…
Bir oyuncağa değil, sana emanet edilmiş bir bedene daha da önemlisi bir ruha sahip çıkmak… O ruhu sevgi ve güvenle beslemek…
Kendi egonu ya da hayal kırıklıklarını bir kenara bırakıp da birlikte bir bütün olmak…
Tanrı, kadınlara inanılmaz bir ayrıcalık vermiş, size de bir o kadar zor bir sınav.
Eline, kucağına alana dek, sen o varlığı bir kadın gibi hissedemeyeceksin…
Senin yediğinle beslenmeyecek, senin sıkıntınla huzursuz olmayacak…
Sen, rahat bir uyku şekli bulmak için kıvranmayacaksın kadın gibi…
Sevdiğin yemeklerden, içeceklerden, yaşam şeklinden vazgeçmeyeceksin belki…
İşini de bırakmayacaksın, tersine daha sıkı sarılacaksın iyi bir gelecek için…
Vücudun şekil değiştirmeyecek, hormonların öyle alt üst olmayacak…
Ama ne olacak biliyor musun?
O çocuk, dünyaya gözlerini açtığında gözleri sevgi ile bakan bir baba görürse mutlu olacak hayatı boyunca.
Tökezlediğinde, düştüğünde “babası” elini tutup da kaldırdığında güvenle devam edecek yoluna, tıpkı başardığında olduğu gibi…
Kadına saygı duyan bir baba gördüğünde o da aynı saygıyı duyacak…
Sevgisini göstermekten korkmayan bir babaya sahip olduğunda o da çekinmeyecek sevmekten…
Evet oğlum, anne dediğin belki de hayatın temelidir…
Ama bil ki o temelin en güçlü dayanaklarından biri “baba”dır.
Dilerim ki sen de öyle bir adam, öyle bir baba ol…
İster biyolojik, ister manevi ama mutlaka “adam” gibi bir baba ol şu hayatta…
Kadına sadece karın, çocuğunun annesi gibi dayatılan sıfatlarının dışında “insan” olarak saygı ve sevgi duyan bir adam ol…
He koşulda Hak ve haklının yanında dur…
Anne olmak için, içinde büyütmen lazım bir canı, oysa baba olmak için kendi içinde büyümese de değer vermen gerek ona.
İşte tam da o yüzden daha zordur belki de “baba” olmak… Sahip çıkmak, korumak, üzerine titremek…
İnan anne olmak bir ayrıcalıksa, baba olmak gerçek bir meziyet…
Ama ben sana inanıyorum, sen benim Yiğit oğlumsun, yaparsın…
Annen