Sevgili Oğlum,

Yılbaşı yaklaşıyor, tüm şehirler ışıl ışıl…

Tüm mağazalar dolu, herkes birbirine hediye alma peşinde…

Her yeni yılda olduğu gibi bu yıl da kıymetli büyüklerimiz en güzel dileklerini iletecekler bizlere, bir de güzellik yarışmalarında duyuyoruz “dünya için barış istiyorum” sözlerini bu kadar.

Her yılbaşında olduğu gibi bu sene de saat 12’de havai fişekler patlayacak, kadehler kalkacak, herkes birbirine sarılıp “yeni” bir yılın gelişini kutlayacak…

Ama aslında “yeni”lenen hiçbirşey olmadığını bilerek ve bunu kısa bir an ya da bir ömür boyunca yok sayarak…

Ve yok saydığımız her gün, yokluğa bir adım daha yaklaştığımızı unutarak…
Çünkü ne yazık ki her seferinde yenilenen, güçlenen insanoğlunun hırsı, nefreti oluyor oğlum.

Hiroşima’da, Irak’ta, Filistin’de, Güneydoğu’da… Dünyanın her köşesinde masumlar üzerinden yürütülüyor sözde mücadeleler…

Bizler havai fişekle mutlu olur gülümserken, bir yerlerde “ışıktan korkan” çocuklar yaratıyoruz.

Çünkü “ışık” ölüm demek, kurşun demek, bomba demek onlar için…

Ve ölüm, hayatın en yakın gerçekliği…

Hiç unutamadığım bir kare var… İsrailli çocuklar Filistin ve Lübnan’a atılacak bombaların üzerine “ölümünüze sevgilerle, ölüm bir anda gelecek” yazıyordu gülümseyerek…

Sanmıyorum ki ömrüm oldukça aklımdan çıkarabileyim bu görüntüyü…

Oyunu ölüm, ölümü oyun olan çocukları…

İnsanoğlu öylesine çok yarattı ki bu savaş çocuklarından, oğlum…

Hangi “yeni yılın” son yılları olacağını bilmeyen çocuklar…

Zamanları “an”dan ibaret olan, bir anda ölen, bir anda büyüyen çocuklar…

Koskoca bir dünyanın nefreti karşısında tek başına kalan, kimi zaman en güçlü silahı elindeki terliği olan çocuklar…

Yeni bir yılda da dünya bu savaş çocuklarıyla dolu olacak…

Her yeni günde, her yeni yılda daha çok beslenen nefret, acı ve intikamla yoğrulan savaş çocukları…

Ve her gün ölüm uykularına yatıp bombalara uyanırken bu çocuklar; yine evrende sessizlik ve hissizlik yankılanacak…

İnsanlığın vicdanıyla birlikte derin bir karanlık çökecek “can” kırıklarıyla dolu sokaklara; yürek hüzünleriyle kaplı geleceklere…

Oğlum, ne mutlu bize ki ben bunu yazarken sen sıcacık yatağında huzur içinde uyuyorsun…

Ama savaş çocukları belki de hiç uyanamayacakları uykulara yatıyorlar, suratları donuk, tebessümleri yarım…

Ve ben sana bakıp Tanrı’ya dua ediyorum, bari bu yeni yılda insanlığın da yüreğine biraz sıcaklık ve huzur vermesi için…

Ömrünün ilk yeni yılı kutlu olsun bebeğim…

Annen