Sevgili Oğlum,
Tam 3 gün sonra 33 yaşına basacağım, 2010 yılında…
Neyse ki şarkıda söylendiği gibi “babamın öldüğü yaşta” değilim ama tam da babana aşık olduğumda onun olduğu yaştayım bebeğim…
Tam 10 yıl oldu, kalbim böylesine deli gibi çarpmaya başlayalı…
Tam 10 yıldır, yaşadığım ve böylesine sevdiğim için şükrettim her gün…
Bilir misin sevmek sevilmekten daha zordur gün yüzlüm, çünkü sevdiğin zaman bütün koruma duvarlarını kaldırır, hesapsız kitapsız sunarsın sevdiğine tüm benliğini…
İşte o yüzden daha zordur ve o yüzden çok daha fazla güvenmen gerekir, kendine ve aşkına…
Ama unutma insanlar hep sevilmek için uğraşır… Ve sen bir gün anladığında sevmenin gücünü, çok daha sağlam durursun hayatta… Çünkü o gün farkına varırsın kendinin ve değerinin…
Ah be bebeğim…
33 yılda neler yaşadım ben?
Ne kadar sevdim kendimi?
Ne kadar hırpaladım ruhumu, zihnimi belki de hiç değmeyecek şeyler için?
Ne çok ağladım, ne çok güldüm…
Çok güvendim kazık yedim, zaman oldu hiç güvenmedim yanıldım…
“Arka taşım” diyecek kadar can dostları da o yıllarda tanıdım, dost dediğimin vefasızlığını da o yıllarda tattım…
Ne çok şey kazandım, ne çok şey kaybettim…
Ben tüm çocukluğumu ve ilk gençliğimi bir sürü saçma sapan sorunlara heba ettim birtanem, tıpkı senin de gelecekte yapacağın gibi…
Daha güzel olmayı hayal ettim örneğin, beğendiğim çocuk da beni sevsin istedim…
Çok zeki olup da hiç uğraşmadan tüm derslerden geçmeyi umdum…
Hatta çocukken annemi bile değiştirmeyi istedim gizli gizli, çünkü az görürdü benim annem, arkadaşlarımın annesi gibi değildi…
Her türlü güçlükle baş eden, dimdik ayakta duran bir anneye sahip olduğumu anlamak için çok büyümem gerekti; hem yaş olarak hem de yürek olarak…
Ve Tanrı ömrümün en güzel hediyesini, seni de 30lu yaşlarımda sundu bana…
Gözlerinin içine bakıp da titrediğim, kokusunu içime çektiğim, nefesimden alıp da ömrüne katmak istediğim seni, kıymetlimi verdi bana…
Şimdi geçen 33 yılıma ve sana bakıp da düşünüyorum da sen büyüyünce neler hissedeceksin acaba bizimle ilgili?
Bizim seninle gurur duyduğumuz gibi sen de bizlerle gurur duyup, şükredecek misin sahip olduklarına yoksa utanacak mısın, kızacak mısın?
“Offf anne, ne geri kafalısınız mı diyeceksin” bizim seni korumaya çalıştığımız endişeli günlerimizde…
Ya biz rahatlıkla bırakabilecek miyiz ellerini yürümeye başladığın ilk günlerde olduğu gibi? Yoksa her an düşeceksin diye tetikte mi bekleyeceğiz babanla?
Peki sen bugün her düştüğünde olduğu gibi dönüp, kocaman bir gülümseme ile bize bakıp cesaretle yürüyebilecek misin tekrar yolunda?
Bebeğim, ne zormuş ana baba olmak…
Sen 1,5 yaşındasın ben 33; ama inan ben senden daha çok korkuyorum…
İmkanım olsa babanın ve benim tüm deneyimlerimizi yüklemek isterdim zihnine, bir nebze olsun koruyabilmek için seni…
Ama biliyorum, çare yok…
Deneyeceksin, göreceksin, hissedeceksin, bir sürü yanlış yapacaksın, hem çok ağlayacak hem de kahkahalarla güleceksin…
Ve belki de bir gün 33, 44 yaşında olduğunda kendini ve yaşadıklarını sorgulayacaksın tıpkı bizim gibi…
Ve o gün bileceksin ki, hep yolun başındasın aslında, tıpkı bugün olduğun gibi…
Sen büyürken, hayat senden çok daha hızlı büyüyecek çünkü…
Ama yüreğindeki yaşama isteğini, öğrenme heyecanını hiç yitirmediğin sürece sen hep bugünkü gibi neşeyle, şaşkınlıkla, heyecanla bakacaksın hayata ve ışıltısına…
1,5 yaşında da 33 yaşında da…
Daima sevgiyle ve coşkuyla kal oğlum…
Annen