10 günlük bir “bayram”ı daha atlattık, pardon geçirdik çok şükür.

Sahi siz ne yaptınız bu tatilde?

Uzun tatiller hep böyledir, herkes bir yerlere dağılır.

Seyahate gidip döndüyseniz, ne mutlu…

Her tatilde kaybettiğimiz canlardan biri, trafik terörünün mağduru değilsiniz demektir.

Sevdiklerinizle, ailenizle birlikteyseniz inanın ki sizden şanslısı olamaz.

Hele de haksız yere sevdiklerinden uzak düşenleri, hapiste olanları düşününce.

O yüzden en iyisi, hapishaneden Vatanına yazan “er”lerin mektubunu okumayın; ya da üzüntüden kalp krizi geçirip ölenleri, çocuklarını babalarını yurtdışı görevinde sananları görmeyin.

Daha fenası babasının elini öpmek yerine mezarına çiçek koymaya giden çocukları düşünmeyin ki boş yere kaçmasın keyfiniz.

Aman okumayın, bunca şehit verdiğimiz topraklarda terörist şehitliğinin törenlerle, kutlamalarla açılmış olduğunu…

Kurbanınızı kestiyseniz, Allah kabul etsin.

Sevabınızın bir kısmı da babası yaşında adamla evlenmemek için evden kaçıp, günlerce iki ahlaksız kardeşin tecavüzüne uğrayan 16 yaşında hamile kız çocuğuna gitsin inşallah.

Bağışlarınızı yaptıysanız, din adına insanları sömürüp de bağışlarla zevk-i sefa içinde yaşayan ve hala cezalandırılmayanları aklınıza getirmeyin sakın.

Gece vakti kesilen ağaçları unutun…

Yerine yenilerini dikmek için mücadele verenlerin, bayram günü yediği gazlara kapatın gözlerinizi ki sizi de yakmasın…

Ve hayal farz edin, bir bayramın daha böyle geçtiğini güzel yurdumda…

Ve yine de siz yitirmeyin umudunuzu…

Çünkü açıldı Pandora’nın kutusu çoktan ve elimizde yalnızca “umut” kaldı…

Geçmiş bayramın kutlu, gelecek güzel günler senin olsun Türkiyem…