Okuyorum, dinliyorum, inanamıyorum…

Bir kadın milletvekili, görüşlerini paylaştı Meclis kürsüsünden.

Başından sonuna dek izledim konuşmasını…

Evet, eleştiri vardı; evet beklenti vardı; evet talep vardı ama tek kelimesinde dahi hakaret yoktu…

Yurdumda yaşayan yaşamayan, bizden sizden ondan ötekinden, bütün kadınların ve diğer ötekileştirilmişlerin haykırışı vardı konuşmasında…

Konuşması etkiledi beni, ama sizi etkilemek zorunda değil.

Hatta doğru bulmazsınız, kızarsınız söylediklerine, o da kabul…

Lakin hangi hakla, hele de bir kadın olarak, başka bir kadına böyle vicdansız ve acımazsızca saldırısınız?

Pardon ama ne farkınız var, “kadın bedeni” üzerinden siyaset yapanlardan, hegemonya kuranlardan?

Biz okurken, dinlerken utanıyoruz da siz utanmaz mısınız yazarken, bir kadın, hadi onu da geçtim bir insan olarak?

O kadın, fikirlerini anlatırken dedi mi ki “ben de şu nedenle sakat kaldım” ve bu nedenle de siz kendinize hak mı gördünüz “aslında şu nedenle sakat kaldı” demeyi?

Velev ki, kocası onu terk ettiği için atladı trenin önüne ve sakat kaldı; sözünü ettiği sorunlar konusunda haksız mı çıkacak onu bu durum?

Bambaşka bir konu, bambaşka bir gündem, bambaşka bir değerlendirme var ortada…

Lakin karşılığında, üstelik de bir hemcinsinden, “bambaşka, bel aşağı bir saldırı”

Bu ne öfkedir, ne tahammülsüzlüktür?

“Sayın” gazeteci, tartışacaksanız fikirleri tartışın, onları eleştirin.

Belki siz de haklısınız, gördüğünüz yaşadığınız ortam ve tartış(a)ma ortamı tam tersi gerçekte… Lakin örnek aldığınız yöntemler; sizi bu dönemde yükseltse de profesyonel olarak, kadın olarak; dahası insan olarak “yükselir” olmanız için çok fazla niteliğe ihtiyacınız var…

Varın siz de o zamana kadar, “yükselir” kabul edin kendinizi…