Bir Fransız Yönetmenin filmiydi “Ayazda Bir Yürek”. Konusunu hatırlamıyorum bile, ismi kalmış sadece aklımda…

Uyumadığım gecelerde kurcalar zihnimi ayazda yürekler…

Çatısı akan, buz gibi bir evde, uyuşmasın diye morarmış parmaklarını oynatan ufaklıklar düşer aklıma… Bir uyuyabilseler belki de dinecek midelerindeki gurultu, rüyalarında mükellef bir sofra başında olacaklar…

Annesini arayan öksüz bir köpek yavrusunun sokaktaki ağlaması gecenin bir vakti dolduğunda odama, koşup ısıtmak isterim yalnız yüreğini…

Yatağın hep bir yanını kullanan, hiç bozulmamış diğer tarafa bakıp da hayaller kuranları düşünürüm… Ya bitmesi beklenen bir hasretin, ya imkansız bir yarin, ya da hiç geri gelmeyecek olanındır o yer…

Ama hiçbirisi aynı evin içinde “ayazda kalmış” yürekler kadar üşütemez içimi…

Öylesine içlerine işler ki o soğuk, yan yana yatarken yanındaki yerine yorgana sarılırlar, biraz olsun ısınma umuduyla…

Üşüdükçe yürekleri, daha çok gizlenirler birbirlerinden… En yakınındaki, en uzağındaki oluverir…

Aynı sofrada yemek yerken ruhları bambaşka dünyalardadır, yüz yüze bakarken apansız dalar gider gözleri…

Gitmek isteyip de gidemezler bir türlü, korkarlar…

Kimi zaman alışkanlığa, kimi zaman sorumluluğa sığınırlar… Diyemezler ki “cesaretim yok, soğuk falan ama ev işte”

Zaman geçtikçe daha da soğur evin içi… Ne gün, ne de güneş ısıtır…

Evet evdir, ama yuva değildir artık orası… Ayakları geri geri gider, kapıda anahtarı çevirirken…

Altın kafese kapatılmış, gökyüzüne sevdalı bir kuş gibi çırpınırlar…

Akvaryumda yaşatılmaya çalışılan deniz balığı olurlar… Nereye baksalar, sonsuz mavilikler yerine duvarlar, duvarlar…

Üşümüş yüreklerinde bir şiir dolanır gizliden gizliye:

Eğer vakti geldiyse

Sandıklara acıları kapatıp

Bir güvercinin kanatlarını ödünç alıp

Bir kaç gülüşü yanına katıp

Durmadan, korkmadan gitmek lazım…

Sana dar gelen bu diyarı bırakarak

Aşk mintanına kuşanarak

Tüm kapıları kumandanca ardına kadar açarak

Gökleri kendine yoldaş kılarak

Yıldızlardan iz bularak, gitmek lazım…

 Ertelemeden, aşıma uğratmadan

Fayda vermeyen ruhtan

Hayat hesabını bırakarak

Omzundakilere, nereye gidiyorsun diyenlere

Yüzünde “bilmiyorum”  ifadesi

Bu defa gitmek lazım…

Cesaret edip, bir gülüşü yanına alıp gidenler mi mutlu olur; yoksa her şeye rağmen kalıp mücadele edenler mi bilemem…

Bildiğim, soğuktan titreyen bir yürek ısınmaz yorganla, sobayla, aşla…

Ayazda kalmış bir yüreği ısıtacak, ancak seven bir yüreğin ateşidir…