Internette okuduğum bir haber hiç aklımdan çıkmıyor.

Bilim adamlarının açıklamalarına bakılırsa çok yakında “görünmezlik” mümkün olabilecekmiş. Görsel yanılsamayı yaratacak aletler üzerinde çalışıyorlarmış ki bunun neticesi de “görünmezlikmiş”.

Deneyi yapan bilim adamları “ihtiyacınız olan tek şey, doğru madde özellikleridir ve bu durumda “ışığı” yönlendirebilirsiniz.” diyorlar.

Küçükken “Görünmez Adamın” filmini izlemiştim ve o günden beri, istediğim zaman görünmez olmak ne harika olurdu diye hep hayal kurmuştum.

Evdeki televizyonu düşürüp kırdığımda örneğin görünmez olsaydım, böylece babam yerdeki televizyona bakıp da, nasıl birden kendi kendine düştüğünü düşünseydi, bana kızmak yerine…

Ya da ödevimi yapmadığımda, aslında sırıtarak oturduğum sırama dönüp “265 Türkan, bugün nerede çocuklar?” deseydi öğretmenim…

Saçımı çekip duran şu sinir bozucu oğlana çaktırmadan bir çelme taksaydım…

Yerden kalkıp, üzerindeki toz toprağı silkelerken hem şaşkın hem de korku dolu gözlerle çevresine bakınsaydı…

Ne de olsa, insan çocukken bilmiyor, “görünür” olmanın görünmez olmaktan daha zor olduğunu…

Çocukken “görünmez” olmanın hayalini kurarken ben, büyüdükçe “görünür” olmak için nasıl da mücadele eder oldum.

Kimi zaman görünmez sevdalar yaşadım, sevdiğim de görsün beni ve yüreğimi diye dua ettim…

Patronum bir gün de kıymetini bilsin, takdir etsin çalışmalarımı dedim her gün içimden…

Ailem anlayış göstersin, artık çocuk olmadığımı büyüdüğümü görsün diye ne kavgalar verdim…

Oy verdiğim bir siyasetçi bari kulak versin yahu isteklerime, diye söylendim…

Görünmez saydam zincirlerim olmasın şakırtıları zihnimde uğuldayan, dolanmasınlar ne aklıma ne yüreğime de özgürce kanat çırpayım istedim…

Çocukken görünmez olmak isteyen ben, büyüdükçe “ışığı” yönlendirmeye çalıştım, ama bu kez “görünür” olmak için.

Aklım karışıyor…

Hangisi daha zor bilmiyorum…

Işığı “yönlendirip” görünmez olmak mı yoksa “yansıtıp” görünür olmak mı?