Ben erkeklerdeki iyimserliğe hayranım…

Durduk yerde söylemiyorum tabii bunu. Nedeni gazetede okuduğum bir haber.

Japonya’da “Mükemmel Kadın” diye bir robot üretilmiş. Adı Lisa olan bu robot “kadın dırdırından” bıkan erkeklerin hayatını değiştirecekmiş. Çünkü alışveriş, yemek, temizlik gibi işlerin üzerine bir de erkeğe masaj yapıyormuş akşamları.

Vallahi tebrik ederim…

Yani hayatı boyunca kadındaki sistemin işleyişine aklı bir türlü eremeyen erkek sonunda bütün parçalarını bildiği bir mekanizma yaratmış.

Ama eğer bu Lisa gerçekten bir kadın gibi programlandıysa, emin olun ki yakında çıkarır bir arıza…

Alışverişten döndüğü bir gün, erkeğin karşısına çıkıp diğer robotlarda gördüğünü ve bir üst model olmak için yeni bir çip taktırmak istediğini söyleyecektir örneğin…

Üstelik müşteri memnuniyeti esasına dayanan tüketim toplumunda bunlar tek model yapılmayacağı için sarışını, esmeri, şişmanı, zayıfı olacaktır…

E erkek de bir başka arkadaşının sarışın robotuna bakarken bizim esmer Lisa’nın devreleri atmazsa ona kadın demeye kalkamaz kimse.

Çünkü kadın dediğinin hayattaki en önemli mevzusu ve rakibi “diğer kadınlardır”

Misal, çok sevdiğim bir dizi vardı televizyonda, Hatırla Sevgili… Son bölümleri de 80 ihtilalinde geçiyordu.

Ülke karmakarışık, insanlar perişan, geleceğe ilişkin endişeler sarmış herkesi…

Lakin dizinin baş kadın oyuncusunun en önemli derdi ne? Kocasının ona eskisi gibi ilgi göstermemesi… Ve evlerinde sakladıkları devrimci bir genç kızın kocasına olan ilgisini hissetmiş olması… Bu nedenle çekip gidiyor evden.

Yani kadın dediğinin savaşta da devrimde de yangında da olsa, diğer kadınlara yönelik antenleri hiç kapanmaz ve her daim ilgi ister.

Bu nedenle kadından asker olması fikri de bana hep uzak gelmiştir.

Düşünsenize Kurtuluş Savaşı’nın ortasında “Bu kalpak beni şişman mı gösterdi? Hem sen artık eskisi kadar ilgilenmiyorsun benimle, oysa savaşın başında ilişkimiz hiç böyle değildi. O Yunanlı kızı nereden tanıyorsun?” diyen bir kadını…

Ondan sonra savaş savaşabilirsen…

Gerçi bu fikrimi beyan ettiğim bir grup feminist kadın arkadaşım benimle konuşmayı kesmişti zamanında ya, neyse…

Üstelik bakıyorum da erkekler bu buluşun yetenekleri konusunda pek mütevazı.

Şimdi bu haberi okuyan birkaç erkeğin aralarında şöyle bir konuşma geçtiğini düşünüyorum:

“Oğlum, Japon yapmış yaaaa… Kadın Robot bütün ev işini yapıyor, bir de üstüne masaj yapıyormuş…”

Arkadaşından cevap: “Helal olsun valla… Nerede satılıyormuş bu?”

Aynı konuşmanın kadın versiyonu ise muhtemelen şöyle olurdu:

“Kızım Japonlar Erkek Robot yapmış. Bütün ev işlerini, alışverişi yapıyor, bir de akşamları masaj yapıyormuş…”

Karşıdan gelen cevap: “Ne var bunda? Onları ben de yaparım ayol. Bunun kültürlü, esprili, romantik, zengin, yakışıklı, ilgili, hassas, iyi baba olan, duygusal bir kalbin yanında maço bir karakter de taşıyan, özel günleri unutmayan, sürprizler yapan, gözü benden başkasını görmeyen, diğer kadınlara bakmayan, ailemin ve arkadaşlarımın bayıldığı, modadan sanattan anlayan, zevk sahibi bir modeli var mı onu söyle…”

Diyeceğim o ki bu Japonlar bütün evreni keşfetse ve baştan yaratsa bile, kadınları keşfedemez kolay kolay…

Zira kadın denen varlık öyle üç beş çiple çözülecek bir mekanizma değildir…

Yani bu Lisa da, eğer gerçekten kadınsa yakında öyle ya da böyle çıkarır bir arıza…

Yok eğer çıkarmazsa ona “Mükemmel Kadın” değil, 20-70 yaş arası erkek çocuklar için hareketli oyuncak demek daha doğru olur…

Haksız mıyım?