Sevgili oğlum,

Biz seninle evde sakin bir hayat sürüyoruz…

Ama çok yakında yerel seçimler olacağı için ortalık toz duman…

Hangi gazeteyi açsam bir yandan yerel seçim, bir yandan genel geçim derdi…

Tabii bir de toprak altından çıkan “mühimmat”lar mevzu var ki atıp gidemeyeceğimiz kadar mühim…

Biz okulda yıllardır tartıştık durduk “Türkiye hala tarım toplumu mu yoksa sanayi toplumu oldu mu artık” diye…

Meğer gerçekten de ikisinin ortasındaymış da; toprağımızdan sanayi yapımı silah çıkıyormuş bebeğim.

E bu kadar yıldır, canım yurdumda hır gürün devam etmesinin nedeni de anlaşıldı haliyle. Boşuna mı demiş büyüklerimiz “ne ekersen onu biçersin” diye?

El bombalarıyla ev yapımı reçel üretecek değildik ya…

Tohumlaaaar silaha, silahlaaaaar düşmanaaa, düşmanlar kavgayaaaaa, dönmeli yurdumdaaaaa…

Tamam tamam haklısın, yine konu karıştı…

Neyse ne diyordum? Evet yerel seçimler…

Canım oğlum dediğim gibi bu aralar ortalık öyle bir toz duman oldu ki, kim hangi yöne gidiyor belli değil…

Yiyecek ekmeği olmayana buzdolabı hediye edeni mi ararsın yoksa; “Başkanım olur musun?” diyene eş bulacağını vaat edeni mi?

Çarşaf çarşaf açılım yapanları mı istersin, yıllardır din üzerinden kin yürütüp de şimdi “dini alet etmeyin” diyenleri mi?

Bugün okudum, bir gazetenin manşetinde “saflar değişti” yazıyordu…

Bak işte buna katılmam mümkün değil…

Evet sol partimiz fazla sağa kaydı, sağ partimiz de mecburen solda kaldı…

Ama kimse beni “safların değiştiğine” inandıramaz…

Çünkü benim saf vatandaşım bir güzel söze, bir kara kömüre inanır da verir oyunu; ondan pek meşhurdur Karaman’ın koyunu…

Bir sürü “saf”satayı gerçek zannederiz; sonra da biz hala sefalet içerisindeyken başkalarının neden sefa sürdüğünü anlayamayız bir türlü…

Elektrik almadan başlayarak cereyan çarpmaya her “saf”hasını biliriz ünlülerin ilişkilerinin de; geçmişimizden ders almayı bilmediğimiz için tekerrürlerle doludur tarihimiz…

Şu dünyada biraz daha güçlü olmak için herkes “saf”larını sıklaştırırken, biz “saf”lara ayrıldık yüzyıllar sonra…

Anlayacağın kolay değişmez bizim “saf”lar…

Ve ondadır başlığı okuyunca in“saf” demem, oğlum…

Annen