Sayın Başbakan, bugünkü konuşmasında yine Fatih ve fetih kelimelerini dilinden düşürmedi.

Elbette İstanbul’un fethi gibi dünya tarihini değiştiren bir zafer için biz de minnet duymalıyız Fatih’e.

Ama merak ediyorum, Atatürk olmasaydı, fethedilmiş o İstanbul’da bugün kimler yaşıyordu?

Eğer O ikinci defa fethetmemiş olsaydı, hala bizim İstanbulumuz muydu?

Çok mu zor bunu da aynı içtenlikle kabul ve takdir etmek?

Hem Fatih’i hem de Atatürk’ü aynı saygıyla, aynı minnet ve teşekkürle yad etmek?

Her konuda mutlaka taraf olmak zorunda mıyız?

Aynı anda hem Osmanlı’daki hem Türkiye Cumhuriyeti’ndeki başarıları övemez, yanlışlıklara kızamaz mıyız?

Ben çok sıkıldım bu saflardan, çizgilerimizi kendimizin değil bizim adımıza başkalarının belirlemesinden.

Bıraksınlar da doğrularıma kendim karar vereyim istiyorum.

Dünyanın en güzel topraklarında keyifle içkimi de içmek, ibadetimi de yapmak istiyorum. Ve yalnızca Yaradan’a hesap vermek, yasa koyana değil.

Modern ve gelişmiş şehirler de istiyorum, çocuklarımızla birlikte koşup oynayabileceğimiz parklar da.

Adalet de istiyorum tecavüzcülere, çocukları taciz edenlere, kalleş pusular kuranlara en adaletsiz en acımasız cezaların verilmesini de.

Hakkımızı koruduğumuz kadar başkalarının da haklarına saygı duyulmasını istiyorum…

Sadece siyah ve beyazlara bürünmek yerine, diğer renkleri de görmeyi, yaşamayı…

Taraf değilsem, bertaraf olmak istemiyorum artık.

Çok şey mi istiyorum?

Sahi çok mu zor?