Hiç kusura bakma, sen ötekisin arkadaş!

Çocukları dahi ayırıyorsan bizden değilsin…

Acıları yarıştırıyorsan, daha da kötüsü bayağılaştırıyorsan hele, hiç bizden değilsin…

Başkasın…

Anlamak da anlayış göstermek de istemediğimizsin…

Kızdığımızsın, utandığımızsın, hatta acıdığımızsın…

Çünkü vicdansızsın…

Çünkü sanıyorsun ki bütün insanlar da senin gibi hesapçı, senin gibi menfaatçi, senin gibi tek göz camdan bakıyor dünyaya…

Değil arkadaş…

Anlamıyorsun, anlamak işine de gelmiyor ama öyle değil…

Bak yine söylüyorum.

Biz insanız arkadaş…

Dinlerimiz, dillerimiz, kimliklerimiz, topraklarımız, partilerimiz, takımlarımız uyuşmayabillir, uyuşmak zorunda da değil.

Kavga da ederiz, küseriz de birbirimize.

Ama bil ki bizler, yani “insan” olanlar acıdan mutluluk duymayız arkadaş!

Zengin villanın havuzunda boğulan çocuk da yürek ağrımızdır, babasının sırtında çuvalda taşınan da…

Karanlık sokakta kahpe kurşunla vurulana da, acımasız tekmelerle dövülene de aynı sızıyla akıtırız gözümüzün yaşını…

İstanbul’da 15 yaşında, Diyarbakır’da 10 yaşında vurulan çocukların ikisine de aynı öfkeyle isyan ederiz…

Taş oluruz “oh dersek”; gözümüze gönlümüze kan oturur içten içe bile mutlu olursak acıdan; hele de evlat acısından.

Peki sen nesin arkadaş?

Sol tarafında atan “kalp” yalnızca kan pompalamaya mı yarar?

Bütün organlarını sapa sağlam çalıştırırken, nasıl “koma”da olabilir beynin?

Ve sen sahiden “Güç müsün? İktidar mısın?”.

Ben söyleyeyim…

Sen ötekisin arkadaş!

Değil %50 istersen %100 ol; istersen yaşadığın sürece gücü, iktidarı elinde bulundur, ötekisin…

Bizden değilsin…

Anlamak da anlayış göstermek de istemediğimizsin…

Kızdığımızsın, utandığımızsın, hatta acıdığımızsın…

Çünkü vicdansızsın…